Esenyurt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, CRI Türk’te Tuğçe Akkaş’ın hazırlayıp sunduğu “Dünya Postası” programına konuk oldu. Yılmaz, Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki son durumu değerlendirdi.
Sait Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye’nin Yunanistan ile sorunları çok daha geçmişe, derinlere gidiyor. Yunanistan’ın kurulduğu 1829 yılından beri Yunanistan’ın belli bir siyaseti var. Biz buna ‘Megali İdea’ diyoruz. Bu ‘Megali İdea’ aslında bütün sorunların kökenini oluşturuyor ve bu sorunun kökeninde Yunanistan’ın kendisini halen Bizans imparatorluğunun varisi gibi görmesi var.
TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ ÜÇ SORUN
Biz, Türk-Yunan sorununu üçe bölüyoruz. Ege kaynaklı sorunlar, Kıbrıs ile Doğu Akdeniz kaynaklı sorunlar ve bir de diğer sorunlar var. Göçmenler, enerji konusu vs… bunlara giriyor. Yunanistan’ın ile olan sorunlarımız her zaman kötü gitmedi. 1930 yılında Atatürk ‘Etabli’ sorunu çözdüğü zaman Yunanistan Başbakanı Venizelos, Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterecek kadar sempati göstermişlerdi. Sonra 2000’li yıllarda Dışişleri Bakanı İsmail Cem döneminde tekrar bir yumuşama dönemi yaşanmıştı. Türkiye’nin Avrupa Birliğini (AB) sürecini desteklemişlerdi. Sonra anlaşıldı ki, Yunanistan’ın bütün derdi Türkiye ile olan sorunlarını uluslararası haline getirmek Avrupa’yı arkasına almak için Türkiye’ye baskı yapmakmış.
Ne yazık ki, Yunanistan’da Türkiye ile ilgili düşünceler hep ‘düşmanlık’ üzerine kurulmuş. Yani Yunanistan’daki siyasetçi ne kadar ‘Türk düşmanlığı’ yaparsa siyasette o kadar başarılı olmuş. Şimdi yaklaşan seçimler var ve bu ‘düşmanlığı’ hat safhaya taşımaya çalışıyorlar.
Yunanistan ile ilgili birçok sorunumuz var. Biz ‘sorunları diplomaside çözelim’ diyoruz ama Yunanlılar burada hiçbir hakkınızın olmadığını söylüyorlar, görüşmeye dahi gerek duymuyorlar. Size Uluslararası Adalet Divanı’nı gösteriyorlar ama Uluslararası Adalet Divanı’nı da tanımıyorlar. Böyle bir ikilem var. Dolayısıyla bugün geldiğimiz aşamada ‘neden Yunanlılar bu işi bu kadar gergin hale getiriyor?’ derseniz; bunda biraz da son dönemde Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinin olumsuz seyretmesinin etkisi var.
“TÜRKİYE KENDİNDEN EMİN BİR POLİTİKA İZLİYOR”
Bilindiği gibi Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yakında seçimler var, Kongre’nin yapısı değişebilir. Bu yüzden Rum ve Ermeni lobisinin oylarını almak onlar için önemli. Ben Brüksel’de NATO merkezinde çalıştım, Genelkurmay Başkanlığı’nda da çalıştığımda NATO işlerinden sorumluydum. Bir kere ABD’liler hiçbir zaman Türkiye ile Yunanistan’ın savaşmasını istemezler. Çünkü ne Türkiye’yi ne de Yunanistan’ı kaybetmek istemezler. Savaş durumuna gelinirse neyin ne olacağını bizden daha iyi Yunanlılar biliyor. Eski Başbakan Çipras’ın tepkisi de bu zaten. Türkiye kendinden emin, ne yaptığını bilen, 40 yıldır olduğu gibi bir politika izliyor. Konuya barışçıl baktığı için bugüne kadar kuvvete başvurmadı.
“ABD, TÜRKİYE’Yİ KARŞISINA ALMAK İSTEMEZ”
Türkiye’nin ABD ile olan ilişkileri 2016’dan itibaren kötüye gidiyor. Bu kötüye gidişin arkasında özellikle Suriye’de ABD’nin PKK’yı kullanması ve Türkiye aleyhine oradaki girişimleri bulunuyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki, bu konularda ABD’lilerle bir aşamaya varamadık. Türkiye bu konuda kararlı durdu ve bu kararlı duruşun karşısında da Türkiye’deki ABD üslerinin boşalması yönünde bir eğilim başladı. Şimdi bunların yeniden bir yere konuşlanması lazım. Ukrayna krizinden sonra Yunanistan’ın durumu onlar için daha da önem arz ediyor. Fakat ‘Yunanistan, Türkiye yerine tercih edildi, Türkiye devreden çıktı’ demek çok doğru değil. Bu bugünkü ABD yönetimin tasarrufu ile alakalı. Hiçbir zaman ABD, Türkiye’yi tamamen karşısına almak istemez, katetmek istemez çünkü ABD’nin aleyhine olur.”