Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı 2022 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurular hakkında verdiği bazı kararlar hakkında, yetki aşımı eğilimi olduğunu belirten Akarca, 'Anayasa Mahkemesi'nin yargısal aktivizm değil de yönlendirme yapmasının doğru olacağına inanıyorum. Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini aşma eğilimi olduğunu görüyoruz. Herkesin yerine geçerek savcının, hakimin yerine karar verirse karmaşaya sebep olur. Yetki aşımı yapmadan görevini yaparsa kararların saygınlığı artar.' dedi.
'ANAYASA VE YASA, AYM'Yİ DE BAĞLAR'
Yargıtay Başkanı Akarca yüksek yüksek mahkemenin anayasal sınırlar içinde hareket etmesi gerektiğini ifade etti. 'Yasa ve anayasa, Anayasa Mahkemesi'ni de bağlar. Zaman zaman bunu aşma eğilimi olduğunu görüyoruz' diyen Akarca, 'Her konuyu incelerim, bütün maddi delilleri denetlerim şeklinde bir anlayış doğru değil. Anayasa Mahkememizin iş yükünün daha da artmasına, işin içinden çıkılmaz hale gelmesine, kesinleşmiş kararlarda hukuk güvenliğinin, otoritesinin zedelenmesine yol açar. Yasal ve anayasal sınırlar içinde hareket edilirse daha doğru bir iş yapılmış olur.' diye konuştu.
'BELKİ DOSYA YARGITAY'A GELMEZ'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı davanın seçimden önce tamamlanır mı sorusunu da yanıtlayan akarca, 'Yargılama süreci devam ediyor. Daha istinaf sürecine gidecek. İstinaftan sonra verilen karar orada denetlenecek. Sonraki aşamayı bilemiyoruz. Belki buraya hiç gelmeyecek. Gelirse bile önce Başsavcılık inceleyecek. Tebliğname hazırlayıp daireye yollayacak. Sonra daire gün verecek iş yüküne göre. Seçimden önce mi gelir sonra mı, karar tamamen süreçte yer alan yargı mensuplarına ait.' ifadelerine yer verdi.
'SİVİL VE DEMOKRATİK ANAYASA BİR İHTİYAÇ'
Yeni Anayasa konusunda da konuşan Yargıtay Başkanı Akarca, 'Türkiye'nin derli toplu, sivil, demokratik, hukuk devleti ilkesini benimseyen ve özgürlükçü, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, adalet anlayışını getiren, toplumsal barışı sağlayan bir Anayasa değişikliğine hepimizin ihtiyacı var. Bana göre toplumun büyük çoğunluğunda görüş birliği var. Ancak Anayasa değişikliği çok uzun bir süreç.' dedi.
Akarca, yıllık bilgilendirme toplantılarının, yargının şeffaflığının ve topluma karşı hesap verebilirliğin bir gereği olduğunu kaydetti. Akarca, Yargıtay’ın reform çalışmalarının ‘etik', ‘şeffaflık' ve ‘adli kalite' olmak üzere üç ana sütun üzerine inşa edildiğini vurguladı. 2017 yılında geliştirilen etik sistem ile 2019 yılında İstanbul Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler'de kabul edilmesi, Yargıtay’ın hem ulusal hem de küresel ölçekte somut etkiler doğuran önemli başarıları olduğunu belirtti. Akarca, yapısal reformların üçüncü sütununu oluşturan ‘adli kalite'nin son iki yıldan beri en öncelikli çalışma alanları olduğunu belirterek, Hepimizin üzerine titrediği yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıda dürüstlük, yargının şeffaflığı ve hesap verebilirliği ilkelerinin gerçek ve görünür olmasının en etkili yollarından biri adli kaliteyi artırmaktır diye konuştu.
'YARGITAY, GEREKÇELİ KARARLARI İLE KONUŞUR'
Akarca, ‘Yargıtay Gerekçeli Karar Yazım Rehberi'ne değinerek, Yargıtay’ın ülkede içtihat birliğini sağlamasının ve yargı hizmetinin kalitesini artırmasının en etkili aracının gerekçeli kararlar olduğunu kaydetti. Akarca, Yargıtay gerekçeli kararları ile konuşur. Temyiz mahkemeleri bakımından gerekçe; hukuki güvenliği ve öngörülebilirliği sağlar, gereksiz davalar açılmasını veya kanun yollarına başvurulmasını önler, halkın yargıya duyduğu güveni korur ve artırır. Tutarlı ve istikrarlı gerekçeli kararlar, uyuşmazlıkların nasıl çözüleceği konusunda somut ve detaylı bir rehberlik sunarak kanun önünde eşitliği ve içtihat birliğini güçlendirir. Sonuç olarak, kaliteli gerekçeli karar, kaliteli adalettir. Bu nedenle, adli kalitenin önemli bir bileşeni olarak gerekçeli karar kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yaklaşık 2 yıldan beri kapsamlı ve sistematik bir çalışma yürütülmüştür. Rehberde yer alan en önemli yapısal reform, temyiz nedenlerinin kararda özetlenecek olmasıdır. Bu şekilde, bireyler ileri sürdükleri temyiz nedenlerinin hangi sebeple yerinde görülmediğini karardan anlayabileceklerdir. Bu reformla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının tekrarlanması da önlenecektir. Yargıtay kararlarının gerekçeli olması, istinaf ve ilk derece mahkeme kararlarının kalitesini de olumlu etkileyecektir ifadelerini kullandı.
'TOPLAM DOSYA SAYISI 420 BİN 287'
Akarca, 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Yargıtay hukuk daireleri ile Hukuk Genel Kurulunda toplam 64 bin 126, ceza daireleri ile Ceza Genel Kurulunda 293 bin 233, Cumhuriyet Başsavcılığında ise 62 bin 928 derdest dosya bulunduğunu, 2022 sonunda Yargıtay’daki toplam derdest dosya sayısının 420 bin 287 olduğunu belirtti. Akarca, derdest dosya sayısının 2016 yılı sonunda 1 milyon 438 bin 785, 2017 yılı sonunda ise 1 milyon 179 bin 027 olduğu dikkate alındığı bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile birlikte son 6 yıl içerisinde Yargıtay’ın derdest dosya sayısında önemli bir azalma olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
Kaynak: Habertürk