Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in 14. BRICS Zirvesi’nde kapsamlı bir konuşma yaptığına vurgu yapan Mehmet Ali Güller’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Xi Jinping’in açıklamaları ekonomi merkezli gibi görünse de aslında siyasal ve askeri planda da mesajlar içeren bir konuşmaydı. Oldukça geniş ve kapsamlıydı. Hegomanyacılığın, Soğuk Savaş dönemi bloklaşma anlaşmalarının tamamen reddedilmesi üzerine inşa ettiği konuşmasını ve buradan hareketle güncel mesele olan NATO’nun genişlemesine de vurgu yaparak, bu tür genişlemelerin dünyada krizler yarattığını, istikrarı bozduğunu söyledi.
Xi’nin konuşmasında en dikkat çeken konulardan biri de sıfır toplamlı oyunların bozulup bunun yerine yeni tip bir uluslararası ilişkiler düzeninin inşa edilmesi gerektiği üzerine söyledikleriydi. Kazan-kazan ilkesi, eşitlikçi anlayışlarla yürütülmesi gereken yeni bir tip uluslararası ilişkilerden bahsetti ki, aslında Çin bir süredir zaten fiilen uyguluyor.
XI’DEN BATIYA YAPTIRIM UYARISI
Xi’nin Batı’nın yaptırımları konusunda uyarıları oldu. ‘Bu yaptığınız bumerang etkisiyle size geri dönecek’ dedi ki, zaten geri dönmeye başladığını da görüyoruz. Burada ekonomik küreselleşmenin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapması gibi konular da var. Xi, doğrudan dünyanın geldiği yer bakımından ekonomik olarak küreselleşmenin zaten objektif olarak kaçınılmaz bir şekilde bunun yürürlükte olduğunu belirtti.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping aslında bir süredir adım adım küresel kalkınma inisiyatifi vs… derken aslında bir bakıma yeni düzenin mesajlarını veriyordu. Xi, bu yeni düzenle bir demokratik düzenden bahsediyor.
14. BRICS Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de önemli bir konuşma yaptı ve önemli konulara dikkat çekti. Rusya kendisine yönelik yaptırımlar konusunda elinin gayet rahat olduğunun ortaya koyan verilerin bazılarını verdi. Ayrıca Rusya’nın BRICS ortaklarıyla birlikte alternatif bir SWIFT önerisi oldu. Bunlar BRICS’in önem kazandığı gerçeğinin dışında BRICS’in geniş alanında yeni alternatif finans mekanizmalarının da doğmak üzere olduğuna işaret eden önemli mesajlardı.
TÜRKİYE, ORTA DOĞU VE NORMALLEŞME
Normalleşmenin hem Türkiye hem de Suudi Arabistan açısından bazı çıkarlar üzerine inşa olduğunu öncelikle tespit etmemiz lazım. Türkiye açısından çıkarlar; birincisi, ekonomik kriz yaşayan Türkiye’nin Körfez sermayesine ve bu kötü ekonomik şartlarda seçime gidecek hükümetin sıcak paraya ihtiyaç duyduğu bir realite. Diğer yandan dış politikada özellikle 2010’dan sonra İhvan tartışmalarıyla başlayan süreçte AKP hükümetinin çok yalnızlaştığı ve bunu da yine seçim döneminde biraz değiştirmeye çalıştığı ortada. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman açısından ise, bilindiği gibi Selman 2017’de asıl veliaht olan Muhammed bin Nayef’e saray darbesi yaptı. O dönem 300 prens operasyona uğramıştı. Selman’ın üstüne bir de cinayet durumu ortaya çıktı. Bunun Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bile sıkıntı yarattığını biliyoruz. Aslında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman bu tip normalleşmelerle kendi konumunu pekiştirmeye, veliahtlığının darbeci ve katil olan yanını biraz temize çekmeye ve kendisini kabul ettirmeye bir nevi krallığının stajını yapmaya çalışıyor. Böyle bir çabası var.
Diğer yandan ortada bir de İran karşıtı eksen kurma faaliyetlerin olduğun tespit ederek bu normalleşmeleri birlikte değerlendirmemiz gerekebilir. Aslında Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) oluşan bir eksen inşa edilmeye çalışılıyor. ABD’nin İsrail ve Suudi Arabistan’a ziyaret edeceğinin gündeme gelmesiyle birlikte İsrail tarafından açıklanan bir de yeni Orta Doğu Hava Savunma İttifakı konusu var. Belki bu ekseni de bu ittifak içinde değerlendirmeye zorlayacak bir politika belirlenebilir.
İNGİLTERE’NİN HAMLELERİNE DİKKAT
Ukrayna ne zaman Rusya ile müzakerelere yeşil ışık yaksa ABD ile birlikte İngiltere’de devreye giriyor ve müzakereleri önlüyorlar. Şimdi Türkiye ve Rusya’nın tahıl koridoru iş birliği bir kıvama gelirken İngiltere devreye girdi ve tahıl koridoruna markajı uygulamaya çalışıyor.
Öte yandan Avrupa için bir İngiliz planı da devrede. Almanya ve Fransa ile arası bozulduktan sonra ve İngiltere, Brexit’le Avrupa Birliği’nden (AB) çıktıktan sonra Ukrayna krizini çok ciddi bir fırsat olarak görmeye başladı. Bilindiği gibi krizin başında Polonya ve Ukrayna ile birlikte küçük bir Avrupa ittifakı kurdu. Şimdi bu küçük Avrupa ittifakını genişletmeye çalışıyor. Baltık bölgesini, Batı Karadeniz bölgesini ve Türkiye’yi de devreye sokmaya çalışıyorlar. Bu bakımdan bugünlerde İngiltere’nin yaptığı her hamleye özel olarak dikkat etmekte Türkiye’nin çıkarları bakımından büyük fayda var.”