Çin'e saldırmak son 10 yılda Washington’da favori “spor” haline geldi ancak son birkaç yılda bu durum benzeri görülmemiş bir delilik düzeyin ulaştı. Son birkaç hafta içinde olanlara bir göz atmak, insanların yıkıcılık ve ihanetle suçlandığı 1940'lar ve 1950'lerde McCarthyciliğin dehşetini hatırlatmaya yeter.
Temsilciler Meclisi'nin kontrolünü bu ay ele geçiren Cumhuriyetçiler, Pennsylvania Üniversitesi'ndeki Penn Biden Merkezi'ni Çin kaynaklarından bağış almakla suçlamak da dâhil olmak üzere Başkan Joe Biden'ın gizli belgeler davasından para kazanıyorlar.
Bu açıkça, geçtiğimiz yıllarda bir önceki ABD başkanı Donald Trump'ı Çin'de vergi ödemekle ve New York City'deki Trump Tower'daki ofis alanını kiralamak da dâhil olmak üzere Çinli şirketlerden para almakla suçlayan Demokratlardan intikam alma davasıydı.
TRUMP İLE POLİTİKA TERSİNE ÇEVRİLDİ
Trump, ABD'nin Çin ile onlarca yıllık angajman politikasını tersine çevirdi ve düşmanca bir politika olan Çin'e karşı ticaret ve teknoloji savaşlarını Biden, tırmandırarak sürdürdü. Yeni Meclis sözcüsü Kevin McCarthy, 7 Ocak'ta yaptığı açılış konuşmasında ABD'nin uzun vadeli zorluklarını – artan milli borcu ve Çin Komünist Partisi'nin yükselişinin ele alınması gerektiğini söyledi.
Şu anda 31 trilyon doları aşan ABD ulusal borcu gerçekten endişe verici. 2018'de ABD'deki görevimi tamamladığımda 21 trilyon dolardı. Ancak Çin'in yükselişinin ABD'ye meydan okuduğunu söylemek saçma. Ekonomik yükseliş, Çin'in yaklaşık 800 milyon insanı yoksulluktan kurtarmasına yardımcı oldu ve son on yılda küresel ekonomik büyümenin yüzde 30'una katkıda bulundu.
İKİ AMERİKALIDAN SOĞUK SAVAŞ MAKALESİ
McCarthy ve Çin üzerine yeni kurulan Meclis Seçim Komitesi'nin şu anda başkanı olan Mike Gallagher, 8 Aralık’ta yazdıkları makalede ABD'nin Çin ile yeni bir Soğuk Savaş'a girdiğini ve bu savaşın kazanılması gerektiğini iddia ettiler. Buna karşın Biden geçen ay “Çin ile yeni bir Soğuk Savaş olmasına gerek yok” demişti.
İki isim köşe yazısında ayrıca, 'Beijing, özgürlüğü kucaklamak veya sorumlu bir paydaş olmak yerine totaliterlik, saldırganlık ve ideolojik kontrol ihraç ederek uluslararası normları çiğnedi' ifadesini kullandı. McCarthy ve Gallagher ayrıca Çin'in 'barışçıl yükselişinin' 'tamamen hayal ürünü' olduğunu ileri sürdü.
ÇİN ABD GİBİ BOMBA ATARAK ZENGİLEŞMEDİ
Cumhuriyetçi isimler iddialarını destekleyecek herhangi bir delil gösteremiyorlar. Çin'in 1980'deki GSYİH'si Kaliforniya'nınkinin yüzde 60'ından azdı. Çin gelinen noktada dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline geldi ve nominal olarak ABD ekonomisinin yüzde 76'sını oluşturuyor. Uluslararası Para Fonu'na göre satın alma gücü paritesine göre Çin ekonomisi şimdiden ABD ekonomisinin 1,18 katı. Çin bu dönemde herhangi bir ülkeyi bombaladı mı, işgal etti mi veya rejim değişikliği düzenledi mi? Hayır. Bunula birlikte, Çin'i ideoloji ihraç etmekle suçlamak daha da saçma. Çin'in diğer ülkelerin iç işlerine karışmama dış politikası, ABD'nin müdahaleci politikasının tam aksine, uzun süredir devam eden ve iyi bilinen bir ilkedir.
Çin karşıtı söylem, işlevsiz hale gelen Washington'da muhtemelen tek partiler üstü uzlaşma haline geldi. Bu nedenle birçok ABD'li politikacı, Çin ile uğraşırken diğerlerinden daha McCarthyci olduklarını göstermek için birbirleriyle rekabet etmek için hiçbir çabadan kaçınmıyorlar.
Bu tam bir delilik yarışmasıdır.
Kaynak: Chen Weihua- Chinadaily