Rusya; Avrupa’ya yaptığı doğal gaz satışını hayli azalttı, yüzde 20’ye indirdi. Moskova’nın bu adımı üzerine, Avrupa bir kez daha telaşlandı. Avrupa Birliği (AB) enerji bakanları acilen toplandılar, ülkelerinde çeşitli tasarruf önlemleri aldılar. Bu son olay, Rusya’nın, enerji satışı konusunda alternatif pazarlarının ve planlarının olduğunu ve enerjiyi dış politikada stratejik bir silah olarak kullanmayı sürdüreceğini bir kez daha gösterirken, Avrupa’nın Rus doğal gazı yerine, alternatif tedarikçi bulamadığını, bu konuda bir planının da olmadığını kanıtladı. Ukrayna; savaşı sürdürebilmek adına, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’dan daha çok silah istemeye devam ederken, enerji konusu, Avrupa’nın Rusya’ya karşı elinin ne denli zayıf olduğunu ortaya koydu, bir kez daha.
ABD ve Rusya arasındaki keskin rekabetin, enerji konusunda da sürdüğünü biliyoruz. Aralarındaki diğer rekabet ve gerilim sahaları yanında, iki büyük gücün de enerji üreticisi ve satıcı olması, bunda etkili kuşkusuz. Petrole “kara altın”, doğal gaza “mavi altın” denilen dünyamızda, iki ülke de enerji kaynaklarının bulunması, işlenmesi, dünya pazarlarına satılması yönünde, çetin bir rekabet yürütüyorlar.
İKİ BÜYÜK GÜÇ VE AVRUPA’NIN DURUMU
Rusya’da devletin gelirlerinin kabaca yüzde 70’i ihracattan oluşuyor. Bunun da yarısı doğal gaz ve petrol ihracatından elde ediliyor. Savaştan önce, Rus borsasında işlem gören kâğıtların yüzde 70’i batılı bankaların, bunun yüzde 40’ı da ABD bankalarının elindeydi. ABD ve Avrupa, savaşla birlikte Rusya’ya uyguladıkları onca yaptırıma karşın, Rusya’ya geri adım attıramadılar. Tersine Rusya, Batılıların ummadıkları bir direnç gösterdi, ekonomik performans ortaya koydu, hızla başka pazarlar buldu.
Bu ekonomik yaptırımların Rusya’ya oranla ekonomik açıdan daha zayıf ülkeleri, örneğin İran’ı, Küba’yı, Suriye’yi, Kuzey Kore’yi bile teslim alamadığını, bu ülkelere geri adım attıramadığını göremedi Batı. Dahası, yaptırımlar dönüp, hem de enerji alanında Avrupa’yı vurmaya başladı kısa süre içinde. Savaşın ilk günlerindeki heyecanın ve iktidarların baskısıyla, Rusya pazarından çekilen büyük şirketler, yeniden Rusya’ya dönmenin yollarını aramaya, kulislerini yapmaya başladılar. Özellikle Almanya’nın Rusya’da büyük yatırımlarının olduğu, Rusya lideri Putin ve Almanya’nın önceki başbakanı Merkel’in, Vladivoslok’tan Lizbon’a kadar uzanan ortak ekonomik bölgeden bahsettikleri, Rusya’nın Çin’in öncülük ettiği Kuşak ve Yol Projesi’ne büyük önem verdiği dikkate alınırsa, Avrupa’nın işinin ne kadar zor olduğu anlaşılır.
Ukrayna’daki savaşta şunu görmeye başladı Avrupa: ABD, NATO ve AB; bol bol açıklama yapıyorlar, para, tıbbi malzeme, silah, paralı asker yolluyorlar, istihbarat desteği de veriyorlar. Ama daha fazlasını yapamıyorlar. Ukrayna’yı NATO üyesi yapmaya güçleri yetmedi. Askeri birlik yollamaktan dem vuranlar vardı aralarında, bunun bir hayal olduğunu gördüler.
Savaş, Rusya ve Çin’in sıklıkla vurguladıkları üzere, ABD emperyalizmi öncülüğündeki tek odaklı dünya düzeninin çöktüğünü de kanıtladı, bir kez daha.
Barış Doster