CGTN / Siddharth Chatterjee & Deepali Khanna
Bugün dünya tehlikede olan bir gelecekle karşı karşıya bulunuyor. Covid-19 salgını, dengesiz ekonomik toparlanma, iklim acil durumu, büyüyen eşitsizlikler ve küresel olarak çatışmalardaki artışın etkilerini gördüğümüz için sorunlarımız daha karmaşık ve birbirine bağlantılı hale geldi. Bu yıl ayrıca 100 milyondan fazla insanın zorla yerinden edilmesiyle korkunç bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Bu olaylar, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (SDG) başarılmasını Küresel Güney için daha da erişilmez hale getirmekle tehdit eden uluslar topluluğunda artan bölünmeye eşlik ediyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na (UNDP) göre, bu krizlere ek olarak, Ukrayna’daki çatışmanın sebep olduğu artan gıda ve enerji fiyatları 71 milyon insanı yoksulluğa sürükleyebilir. Genellikle Güney Amerika, Afrika, Asya ve Okyanusya’daki ülkelerin oluşturduğu ve zaten ekonomik sorunlarla boğuşan Küresel Güney, şimdi üçlü gezegen krizi (iklim değişikliği, kirlilik ve biyolojik çeşitliliğin kaybı) nedeniyle daha da kötü bir duruma gidiyor.
Sınırlı kaynaklar, yüksek savunmasızlık ve düşük dayanıklılıkla Küresel Güney’deki insanlar, iklim ve başka yerde harekete geçmememizin ceremesini çekecekler. Sadece Küresel Kuzey veya G7 ülkelerinin dış yardımlarına bağlı olmak her derde deva olamaz. Burada Küresel Güney ülkeleri kendilerini güçlendirebilir ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için ortak çaba gösterebilirler.
DEĞİŞİMİ HIZLANDIRMAK İÇİN İŞ BİRLİĞİ
Küresel tehditler karşısında, Uluslararası Güney-Güney İş Birliği Günü’nde vurgulandığı gibi, uluslararası iş birliği hayati öneme sahip olmayı sürdürüyor. Güney-Güney iş birliği, SDG’ler dâhil öncelikleri yerine getirmede gerekli dönüşümleri aydınlatarak geleneksel kalkınma modellerini tamamlamayı amaçlamaktadır. Bu Küresel Güney’den Küresel Güney’e olası çözümleri sunar.
Küresel Güney ülkeleri son zamanlarda küresel ekonomik büyümenin yarısından fazlasına katkıda bulundu. Güney içi ticaret her zamankinden daha yüksek ve dünya ticaretinin dörtte birinden fazlasını oluşturuyor. Bu ortaklıktan kalkınma alanında daha fazla yararlanmanın zamanı geldi.
Biz zaten bunu birçok ülke Covid-19 aşılarını ele geçirmeye çalışırken gördük. Düşük ve orta gelir sahibi ülkelerin vatandaşları küresel Covid-19 mücadelesinde sistematik ayrımcılıkla karşı karşıya kalırken, milyonlarca insan aşılara, testlere veya tedavilere erişemedi. Hindistan bir aşı ihracatı girişimi olan Vaccine Maitri çerçevesinde ülkelere 254,4 milyon dozdan fazla aşı gönderdi.
Bunun gibi Çin, salgın sırasında Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı’na (COVAX) 200 milyon dozdan fazla aşı sağladı, ayrıca Afrika dâhil Küresel Güney ülkelerine milyonlarca dolar tutarında tıbbı malzeme desteği verdi.
AFRİKA VE ÇİN İLE YÖNLENDİRİCİ ORTAKLIK MODELLERİ
Geleneksel kalkınma modelleri ve Küresel Kuzey’den gelen yardımda görüldüğü gibi kalkınma önceliklerini ilerletmek için ortaklıkların ortak kazanımlara yol açabilecek ortak çıkarlara dayanmasına ihtiyacı vardır. Bu dinamiğin Çin-Afrika ilişkisinin de merkezinde yer alması gerekiyor. Ekonomik bir güç merkezi olan Çin, deneyimi, uzmanlığı ve kaynaklarını ortaya koyarak Küresel Güney’de, özellikle Afrika’da kalkınmayı ilerletme potansiyeline sahiptir ve Çin’in yardımı kendi çıkarları ve faaliyet gösterdiği ülkelerin çıkarlarını ilerletmelidir.
Ortak hedeflere yapılan yatırımlar, Çin’in, Etiyopya’daki Afrika Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi’nin inşası dâhil Afrika’daki kamu sağlığını düzeltme çabalarında ve Zambia’daki Kafue Lower Gorge Elektrik Santrali gibi projeler yoluyla temiz enerjide yansımaktadır. Çin, 2035 yılına kadar Afrika’da, tarım, imalat, altyapı, çevre koruma ve dijital ekonomiye yönelik olarak toplam 60 milyar dolar yatırım taahhüt etti. Bu memnuniyet verici bir durumdur ve bu planlı yatırımlar yerel ekonomiler ve toplumların ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bir ülkede işe yarayan şey başka bir yerde yaramayabilir, ancak gerçek iş birliği hatalardan ders çıkarmaya ve başarıları paylaşmaya olanak sağlayacaktır. BM’nin uzmanlığı, iş birliğinin, yerel beklentiler ve ihtiyaçlar, ulusal kalkınma öncelikleri ve ilgili uluslararası kurallar ve standartlarla uyumlu şekilde talep odaklı olmasını sağlayabilir.
Çin-Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) benzeri platformlar, bu temel ortaklığı geliştirmek için çalışabilir. Bu mekanizma, Çin ve Afrika arasında diğerlerinin yanı sıra iklim değişikliği, tarım ve gıda sistemleri, küresel sağlık ve enerji güvenliği gibi ortak öncelikleri belirlemiştir. FOCAC tarihinde ilk kez ve Rockefeller Vakfı’nın desteğiyle BM Çin’de, Çin ve Afrika arasındaki bu karşılıklı mekanizmada stratejik ortak olarak iş yapıyor. BM Çin’de, Çin Uluslararası Kalkınma İş Birliği Ajansı dâhil ilgili ortaklarıyla yakın istişare içinde benzer çabaları sürdürüyor.
Rockefeller Vakfı için bu, kökleri sağlık hizmetlerini iyileştirmek için tıp eğitimini yeniden tasarlamaya ve özellikle hepsi küresel kamu malı olan kamu sağlığı, gıda ve temiz enerjiye erişimde Küresel Güney iş birliğini ilerletmek için mevcut önceliklerine dayanan, Çin’de 1914 yılına uzanan mirası onaylamaktır.
KÜRESEL GÜNEY’İN ÖTESİNDE: BİRLİKTE EYLEM
SDG’leri başarmak için sekiz yıldan az bir süre kala, gerçek uluslararası iş birliği bizim tek umudumuzdur. Teknoloji ve yenilikte ortaya çıkan eğilimler, gelişmiş Güney-Güney iş birliği çabalarıyla bizi bu hedefe taşıyabilir. Ancak bunu yapmak için, BM Genel Sekreteri Yardımcısı Amine J. Muhammed’in tavsiye ettiği gibi, “tutuculuğu ters yüz etmemiz” gerekmektedir.
Ebola krizi, Batı Afrika’daki Sierra Leone’ye 461 sağlık çalışanından oluşan bir grubun gönderilerek hastalığın yayılmasını önlemeye olanak sağlanması, Güney-Güney iş birliği dâhil küresel iş birliğinin bir örneğidir. Daha sonra diğer ülkeler Sierra Leone ve Gine ile Liberya gibi yakındaki ülkelere destek için benzer çabalar gösterdi. Bu örnek Güney-Güney iş birliğinin yanı sıra üçlü iş birliği ve Kuzey-Güney ortaklığı potansiyelini de göstermektedir.
Kamu-Özel Ortaklığı (PPP) finansman ve kapasite geliştirme için diğer mekanizmalardır. Bu, hükümet ve BM’nin Philips, Huawei, Safaricom, GSK ve Merck gibi şirketlerle SDG Ortaklık Platformu’nu bir araya getirdiği Kenya’da görülebilir. Sonuçlar, ülkenin en uzak bölgelerinden bazılarında anne ve çocuk ölümlerindeki düşüş eğilimini kapsıyor. Benzer PPP’ler, SDG konusunda küresel ilerlemenin kilidini açmada umut vadedebilir. Bugün, daha kırılgan bir dünya ile karşı karşıyayken, Güney-Güney iş birliği ruhu ihtiyacımız olan temel değeri gösteriyor: dayanışma. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in dediği gibi, “Son iki yıl basit ancak acımasız bir gerçeği gösterdi, eğer herhangi birini arkada bırakırsak, herkesi arkada bırakırız.”