Çin Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde geçen 20 Şubat’ta yayınlanan “ABD Hegemonyası ve Tehlikeleri” başlıklı raporda, politik, askeri, ekonomik, teknolojik ve kültürel hegemonya açısından örnekler verilerek geniş bir değerlendirme yapıldı.
“Amerika Birleşik Devletleri uzun zamandır demokrasi ve insan haklarını teşvik etmek adına diğer ülkeleri ve dünya düzenini kendi değerleri ve siyasi sistemiyle şekillendirmeye çalışmaktadır (…) ABD ‘demokrasiyi teşvik etmek’ adına Latin Amerika’da ‘Neo-Monroe Doktrini’ uygulamış, Avrasya’da ‘renkli devrimler’ kışkırtmış ve Batı Asya ve Kuzey Afrika'da ‘Arap Baharı’ düzenleyerek birçok ülkeye kaos ve felaket getirmiştir” denilen raporda şu ifadeler de yer alıyordu:
“ABD, diğer ülkelerdeki demokrasiyi keyfi olarak yargılamakta ve yabancılaşma, bölünme, rekabet ve çatışmayı kışkırtmak için ‘otoriterliğe karşı demokrasi’ gibi sahte bir anlatı üretmektedir.”
ÇİN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI RAPORUNDA SOYLU
Raporun en dikkat çekici yanlarından biri, baştan sona adı geçen tek yabancı devlet adamının Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmasıydı. “Askeri Hegemonya” bölümünde Soylu’nun adı anılıyor ve şu değerlendirme yapılıyordu:
“Eylül 2022’de Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir mitingde ABD’nin Suriye’de vekalet savaşı yürüttüğünü, Afganistan’ı afyon tarlasına ve eroin fabrikasına çevirdiğini, Pakistan’ı kargaşaya sürüklediğini ve Libya’yı sürekli bir iç huzursuzluk içinde bıraktığını söyledi. ABD, yeraltı kaynaklarına sahip herhangi bir ülkenin halkını soymak ve köleleştirmek için ne gerekiyorsa yapmaktadır.”
15 Temmuz 2016’daki CIA destekli FETÖ darbe girişimi gecesinden bu yana ABD’yle ilgili çok sık ve çok sert açıklamalar yapan, darbe girişiminden bizzat ABD’yi sorumlu tutan Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna sayılı günler kala CNN Türk kanalında katıldığı “Tarafsız Bölge” programında gene ilginç şeyler söyledi. 14 Mayıs’ta milletvekili seçilen ve çok büyük olasılıkla yakında içişleri bakanlığı koltuğunu terk edecek olan Soylu’nun, seçimlerdeki oy dağılımından Suriyeli sığınmacılara, LGBT sorunundan uyuşturucu trafiğine kadar geniş bir yelpazedeki konuşması epeyce yankı yaratsa da değindiği bir konu, önemi oranında dikkat çekmedi.
ABD’NİN ÇİN’İ SIKIŞTIRMA POLİTİKASI
Programın bir bölümünde Soylu, ABD’nin çevre ülkelerde ve Türkiye’deki siyasi-kültürel faaliyet ve planlarını anlatırken, Uygur sorununa da değinerek şöyle dedi:
“Amerika, Çin’e karşı Türkiye’deki Uygur dernekleri üzerinden de yürümeye çalışmakta. İşim olduğu için kimin hangi süreci nasıl yürüttüğünü görüyorum. ABD, Türkiye’yi bir saha olarak görüyor ve Türkiye’yi de etkileyecek şekilde, Uygur Türk’ü kardeşlerimizi kullanarak Çin’i sıkıştırma politikasını devam ettirmeye çalışıyor. Bunu uzun süredir ABD Türkiye’de iç politika malzemesi olarak kullandı.”
Soylu bu konuyla ilgili konuşmasının devamında şu bilgiyi de verdi:
“IŞİD’çiler Suriye’den ayrıldıktan sonra, Amerika bunları Çin’de Uygurların yaşadığı bölgeye yakın, Afganistan’la Çin arasında bir vadiye yerleştirdi. Onu da uzun vadeli bir politika olarak oraya koyuyor.”
Bana sorarsanız Süleyman Soylu’nun bu sözleri, programda dile getirdiği “Biz mücadeleyi PKK’yla yapmıyoruz, Amerika’yla yapıyoruz” ve “Dünyada uyuşturucu trafiğini CIA yönetir” ifadeleri kadar önemliydi.
Tunca Arslan