CGTN / Daryl Guppy
Uluslararası ilişkiler yaklaşımında ne çelişki. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden 23 Mayıs’ta “Refah için Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi”ni sundu. Bu tartışma ya da müzakereye yer bırakmayan bir al ya da git önerisiydi.
Bu hafta Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi 2. Çin-Pasifik Adaları Dışişleri Bakanları toplantısında bir ortak gelişme vizyonu önerisi yaptı. Bu öneri eşit temellerde hareket eden bütün taraflarca tartışıldı. Danışmalardan sonra önerinin düzenlenip daha da tartışması gerektiği kararlaştırıldı. Wang Avustralya ve Yeni Zelanda dâhil bölgedeki diğer ülkelerin de katılmasından memnun olacağını söyledi. Bu sonuç gerek küresel iş birliği ruhuna uygundur.
Batılı güçlerin sık sık danışmaları reddetme yaklaşımına ne kadar zıt. Bu iş birlikçi yaklaşıma rağmen Batılı ülkelerin Wang Yi’nin Güney Pasifik ziyaretine tepkileri açıklayıcı. Bu tepkiler Pasifik Adaları liderleri tarafından dikkate alınacak ve Çin ve bölgedeki aktif diğer taraflarla gelecekte yapılacak görüşmelerin şekillenmesine yardım edecektir. Fiji Başbakanı Frank Bainimarama “Biz uzlaşmayı birinci sıraya koyuyoruz. Jeopolitik puan kazanmak yükselen suların altında kala, salgın nedeniyle işlerini kaybeden topluluklar için hiçbir şey ifade etmiyor.” dedi.
PASİFİK’TE YENİ BİR SOĞUK SAVAŞ OYUNU
Ama bazıları Çin ile Batı arasında Pasifik’te yeni bir Soğuk Savaş çıkarmak peşinde gibi görünüyor. Batılı hükümetlerin ve yorumcuların bazı tepkileri onların özgür ve açık Pasifik kavramının sadece Amerika, Britanya, Fransa ve Avustralya gibi eski sömürgeci ülkeler için geçerli olduğunu ortaya koyuyor. Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü yöneticilerinden Fergus Hanson, Pasifik bölgesinde bulunmayan güçlerin üs sahibi olma ya da asker göndermesini açıkça yasaklayan bir yeni bölgesel güvenlik anlaşması yapılmasını önerdi. Bu anlaşma şu anda mevcut olan güçlerin -ABD gibi- bölgede kalmalarına izin verecek ama bölge yeni askeri güçlere kapalı olacak
Bu yorum Avustralya’nın yeni hükümetinin yaklaşımından çok ABD’nin Pasifik yaklaşımı hakkında daha fazla şey söylüyor olabilir ama bunu söylemek için çok erken. Ancak, bu yorumlar ve Başkan Biden’ın Japonya’da yaptığı son öneri de çok taraflı çözümlerle ilgilenmediklerini ortaya koyuyor.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping Küresel Kalkınma Girişimi’ne (GDI) kapsamlı bir destek verdi. Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin pasifik ziyareti GDI hedeflerinin gerçekleştirilmesiyle uyumludur. Avustralya, Çin’in Pasifik Adaları polis güçleri için eğitim önerisinden özellikle rahatsız olmuş gibi görünüyor, açıkça bu Avustralya’nın polis faaliyetlerine yaklaşımından farklı olduğu için bu Avustralya’nın bölgedeki polis faaliyetlerine yaklaşımının çifte standardını ortaya koyuyor.
BATI’NIN YAKLAŞIMI TARİHSEL GÜVEN EKSİKLİĞİ YARATIYOR
Avustralya ayrıca Wang Yi’nin Timor-Leste’ye ziyaretinden de endişeli ve bunun Avustralya’nın çıkarlarına müdahale olduğu şeklinde azı endişeler var. Bu açıkça Avustralya’nın Timor Denizi’ndeki petrol rezervleri ile ilgili gizli görüşmeleri dilemek için Timor-Leste Büyükelçiliği’ne hukuka aykırı olarak dinleme aletleri yerleştirmesini unutuyor. Avustralya hükümeti bu yanlış hareketinden pişman olmak yerine bu operasyonu açığa çıkaranları yıllarca gizlice yargılamakla uğraştı.
Pasifik’le ilgili Batılı ülkeler kendilerini bölgedeki iyiliğin kusursuz örnekleri olarak görmeyi severken, kayıtlarda bunun doğru olmadığını gösteren önemli olaylar var. Bunların arasında binlerce ada yaşayanının çok az ya da hiç tazminatsız yaşadıkları yerlerden ayrılmaya zorlayan Fransız ve Amerikan nükleer denemeleri de var. Avustralya için bu Nauru’da yaşayanlara Avustralya’ya göç etmeleri için para ödemek, ada nüfusunun istememesine rağmen Manus Adası’nda bir donanma üssü kurmak, eski Endonezya Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nun eşinin telefonlarını dinlemek, yetkililere Avustralya kâğıt para teknolojisi kullanmaları için rüşvet vermek ve Çin şirketlerini ticari işlerden dışarda tutmak için devlet destekli olarak Digicel’in satın alınması da var.
Pasifik’in ihtiyaçlarına Batı’nın yaklaşımı büyük bir tarihsel güven eksikliği yaratıyor. On yıllık bir umursamazlıktan sonra, Avustralya’nın yeni Dışişleri Bakanı bu güven eksikliğini ele alma konusunda ciddi görünüyor. Bu Wang Yi’nin kapsayıcılık ve iş birliği konusundaki önerilerinin kabul edilmesiyle hızlandırılabilir.