Global Times / Lin Songtian
Şiddetli Covid-19 salgınının zorladığı ve bloklar arası çatışmanın, tek taraflı yaptırımların, kopmaların ve arz kesintilerinin zayıflattığı dünya ekonomisinin toparlanmada nasıl zorlandığına tanık olduk. Küresel sanayi tedarik zincirlerinin ve sermaye akışının istikrarı ağır hasar gördü. Küresel enerji, gıda ve finansal krizler yaşanıyor.
Küreselleşme sanayi faktörlerinin dünyada Birleşmiş Milletler (BM) düzenlemeleri, adil rekabet ve piyasa kuralları temelinde karşılıklı fayda için ayrılmasının en iyi şekilde yapılmasına yardım etti. Sermaye, teknoloji ve insan kaynakları bakamından avantajlı olan gelişmiş ülkeler küreselleşme nedeniyle piyasadan büyük pay ve önemli faydalar elde etti. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelere sermayeye, teknoloji ve know-how erişti, bu da onların ekonomik büyümesini güçlendirdi, altyapının inşasını destekledi ve halkın yaşamını iyileştirdi. Buna karşılık, gelişmek olan ülkeler daha uygun fiyatlarla yüksek kaliteli mal ve hizmetler üretiyordu ve gelişmekte olan ülkeler için daha da büyük piyasalar olarak ortaya çıktılar.
TOPLUMSAL BÖLÜNME, SİYASİ KUTUPLAŞMA VE MİLLİYETÇİLİK ARTIYOR
Gerçekler ekonomik küreselleşmenin verimlilikteki gelişmeye bir yanıt olduğunu ve bu haliyle durdurulamaz bir tarihsel eğilimi temsil ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu bir ülkenin başka bir ülkeye yaptığı bir kıyak değil ne de asla geri döndürülecek ya da değişecek bir şey. Ekonomik küreselleşme dünyanın gelişmesini güçlendirdi ama pastayı nasıl paylaşmak gerektiği sorununu çözemez ve çözmeyecek. Bazı ülkeler sermaye önce sahip oluyor. Sermaye ve teknolojinin kontrolüne sahip çıkar grupları küreselleştirmenin getirdiği faydaların dağıtımı tekeline sahip olmakta serbest iken, kitleler kendi adil paylarını alamıyor. Zengin daha zengin yoksul daha yoksul oluyor. Bazı ülkelerin nüfusunun en zengin yüzde birlik kısmı geri kalan yüzde 99’dan daha fazla servete sahip. Toplumsal bölünme, siyasi kutuplaşma ile milliyetçilik artıyor ve küreselleşmeyi zayıflatıyor.
Bu ülkelerdeki bazı siyasetçiler sıfır toplamlı oyun gibi Soğuk Savaş zihniyetlerinin öylece yok olmasına izin vermeyecekler. Bunlar ekonomik iş birliğini siyasileştirecek, silah haline getirecek ve klikler yaratacak, küresel sanayi tedarik zincirlerine e sermaye akışına zarar verecek ve dünya halklarının hayatını, çalışmasını ve hatta varoluşunu tehdit edecek. Tarafsız herhangi biri için suçlunun ekonomik küreselleşme değil, aksime bu ülkelerdeki zenginliğin dağılımındaki ve genel yönetişimdeki sistemik başarısızlık olduğu çok açık.
ÇİN KARAKTERLİ SOSYALİZM
Çin 40 yıldan uzun bir süredir bir reform ile dışa açılma politikası yürüttü ve ülke içinde ortak refah için insan merkezli bir yaklaşım benimserken, uluslararası alanda küreselleşmenin getirdiği fırsatları kullandı. Çin insanlık için ortak bir geleceğe sahip bir toplum kurma, geniş danışma, ortak katkı ve ortak fayda ve ortak gelişme için diğer ülkelerle birlikte çalışma ilkelerinin yönettiği Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni destekleme sözüne bağlı kaldı. Çin piyasanın kaynakların dağılımında belirleyici bir rol oynamasına ve hükümetin kendi rolünü daha iyi oynaması ve bütün halka yarar sağlamasına izin vererek Çin karakterli sosyalizmi savundu ve geliştirdi.
Ülkede kişi başına harcanabilir gelir geçen 40 yılda 200 kattan daha fazla arttı. Çin aşırı yoksulluğa karşı tam bir zafer kazandı ve 1,4 milyarlık halkın tamamı için her bakımdan orta düzeyde bir refah toplumu inşa etti. Harvard Üniversitesinin 10 yıldır arka arkaya yaptığı bir araştırma Çin’de halkın hükümetten memnun olma oranının sürekli olarak yüzde 90’ın üstünde olduğunu gösteriyor.
Çin’in başarısının kanıtladığı üzere, küreselleşme ekonomik gelişmeyi sürdürmek ve halkın iyiliği için doğru tercihtir. Ama başarının anahtarı kalkınmanın bütün başarılarının herkes tarafından paylaşılmasını sağlamaktır. Çin ekonomik küreselleşmeye katılıyor, katkıda bulunuyor ve bundan yararlanıyor ve Çin, ülke içinde ortak refah için modernleşmeye çalışarak karakterli küreselleşmenin öncüsü olurken, uluslararası olarak ortak gelişme için kazan-kazan iş birliği altında küreselleşmeyi destekledi. Çin 21. yüzyılda küreselleşme için kendi çözümlerini ve bilgeliğini katıyor.
ÇİN KENDİ ÇÖZÜMLERİNİ SUNDU
Ekonomik küreselleşmeye karşı tepkilere rağmen, tarihin eğilimi durdurulamaz olmaya devam etti. Barış ve gelişme zamanımızın temel konuları olmayı sürdürdü. Barış, iş birliği ve kalkınma yeryüzündeki bütün halkların ortak arzusu. Toplumsal sistemler, kalkınma modelleri, değerler ve fikirlerde farklılıklar var. Ama barış içinde bir arada yaşama ve ortak kalkınma için kazan-kazan iş birliği karşılıklı saygı, ortak temel arayışının yanı sıra farklılıkları rafa kaldırma ve eşit ve karşılıklı yararlı ortaklık var olduğu sürece başarılacak.
Çin diğer ülkelerin yanı sıra ortak yararlar sağlamak, küresel ekonomik yönetişimi iyileştirmek, küreselleşmeyi daha açık, kapsayıcı, dengeli ve herkes içi yararlı hale getirmek, sermaye ve teknolojinin serbest dolaşımını artırmak, yenilik ve yaratıcılığın bütün potansiyellerini serbest bırakmak ve dünyadaki bütün insanlar için daha iyi ir dünya kurmak için küresel ekonomik büyümeyi güçlendirmek amacıyla geniş danışmaları ve ortak katkıları destekleyecek.