CGTN / Azhar Azam
Uzun yıllardır Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü (NATO) kaybolan anlamını yeniden kazanmaya çalışıyor. Rusya-Ukrayna savaşından hemen sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve müttefikleri, bu anlaşmazlığı, diğer ülkelerin kendi liderliklerini takip etmesini sağlamak için onları güçlü biçimde silahlandırmak için kullandı. Askeri grubun 2022 Stratejik Kavram belgesi şimdi onları Atlantik ötesi ittifakı güçlendirmeye ve onun Amerika'nın küresel etkisini yeniden güçlendirmeye yardım etmeye çağırıyor.
Bunu “anlaşmazlıklar ve belirsizlikler” içindeki bir dünyada blokun ortak savunmasını güçlendirme kilit amacı ile bütün dünyaya barış ve istikrar getirmenin bir aracı olarak bölgeler arası ortaklıklar kurmanın yanı sıra kapsayıcı bir uluslararası müdahillik ve iş birliğini gerektiren teknolojik yenilik, iyi yönetişim ve terörizm gibi diğer alanlara da sürükleyerek yapmaya niyet ediyor
ABD'nin koreografisini yaptığı ve ayarladığı bu çerçeve aslında Amerika'nın dünya egemenliği arzularının bir planı. Çerçeve Batı Balkanlar ve Karadeniz’i “stratejik öneme sahip” bölgeler olarak tanımlıyor ve Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahel Bölgesi’ndeki ortakları ile ittifakın stratejik çıkarlarını gerçekleştirmek için çalışmak istiyor.
STRATEJİK PLAN VE KÜRESEL İSTİKRAR
Balkan Yarımadasında NATO, Avrupa Birliği’ni (AB) Çin’den geldiği ileri sürülen siber ve melez tehditlere karşı koymaya zorluyor. Bu strateji ABD'nin yıkıcı amaçlarını gerçekleştirmek için ‘bölgeyi Euro-Atlantik güvenliğine bağlayarak, Hint-Pasifik bölgesindeki barış ve refahı zayıflatmak istiyor. Stratejik plan küresel istikrar için hiçbir somut plan sunmadığı için boş sözlerden oluşan bir uluslararası barış ve güvenlik deklarasyonu. Sadece Rusya'yı NATO üyesi ülkelerin güvenliğine “en önemli ve doğrudan tehdit” diye tanımlayarak, riskleri yönetmek ve hafifletmek için çatışmadan kaçınmak ya da iletişim kanallarını açık tutmak barışçı ve istikrarlı bir Euro-Atlantik bölgesini garanti altına alamaz.
NATO gerginliklerin tırmanmasını önlemek için, Rusya ve Ukrayna arasında yapıcı bir diyaloğun yolunu açmak için Doğu Avrupa’da derhal bazı gerginlikleri azaltıcı önlemler alabilirdi. Ama, ABD katlanarak artan gerginliği kendi lehine sömürmek için bir fırsat buldu. İttifak egemen ortağının çıkarına kendisini çatışmanın içine sürdü.
BATI MEDYASININ MANİPÜLATİF HABERLERİ
Washington savaşı sona erdirmekle ilgilenmiyor. Rusya'nın Kuzey ülkeleri Finlandiya ve İsveç ile bir toprak anlaşmazlığı olmamasına rağmen, ABD bu ülkelerin NATO'ya girmesini güçlü biçimde destekledi. Avrupa liderlerinin barış için uğraştıkları bir zamanda atılan bu adım, barış durumunu daha da kötüleştirebilir ve Moskova-Kiev çatışmasını sona erdirme konusundaki küçük şansı da ortadan kaldırabilir.
NATO'nun doğuya doğru genişlemesi İsveç ve Rusya ile yaklaşık bin 288 km sınırı olan Finlandiya'nın katılması gelecekteki çatışma risklerini büyük ölçüde artıracağı için bölgesel istikrar açısından sorumsuz bir adım. Bu arada NATO'nun NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 27 Haziran’da açıkladığı üzere 300 bin askerini “yüksek hazırlık” konumuna sokması artan enflasyon ve kamuoyu desteğinin olmadığı bir ortamda üye ülkelerin üzerine acımasız bir ekonomik yük bindirecek.
Batı medyası da savaş duygularının çığırtkanlığını yapıyor. El yapımı ateşli silahların nasıl yapılacağını gösteren bir video ana akım medyada yayınlandı. Meta platformları Facebook ve Instagram’ın Rusyalara karşı şiddet çağrılarının yayınlanmasına izin verdi. ABD eyalet valileri Rus ürünlerinin raflardan kaldırılmasını istedi. Rus sanatçılar ve atletlerin sanatlarını icra etme ve spor yarışmalarına katılmaları yasaklandı. Hatta bir Demokrat Temsilci “bütün Rus öğrencilerin ABD'den atılması çağrısı” bile yaptı. Avrupalı doktorlar Cenevre Sözleşmesi’nin 15. maddesine aykırı olarak Rus ve Belarus hastaları tedavi etmeyi reddetti. Bu ayrımcılık Batı’nın ikiyüzlülüğünü ortaya koydu ve masum Rusların kendi kontrollerinde olmayan bir şeyin bedelini ödemelerine neden oldu.
AMERİKA'NIN HEGEMONİK TUTKULARI
Son NATO Zirvesi sırasında ABD Başkanı Joe Biden NATO'nun “eskisinden daha birlik içinde” olmasıyla övündü. Ancak, birlik görüntüsünün arkasında, Balkanlardaki tarihsel rahatsızlıklar ittifakın birliğindeki çatakları ortaya döktü. Bölgedeki bazı ülkeler sözde Euro-Atlantik değerlerine sadakat sözü vermeyi reddetti ve kendi çıkarlarının peşindeler. NATO üyesi balkan ülkeleri arasındaki iç ayrılıklar AB’ye üyeliklerinde gelişme olmaması nedeniyle yaşanan hayal kırıklığı ile birlikte, ittifakın zayıf önemini yeniden canlandırma ve yeni askeri doktrininin başarısı vizyonuna yönelik kilit zorlukların bazıları.
ABD Rusya'nın Ukrayna savaşı nedeniyle zayıfladığını görmek istiyor ama uzayan çatışmanın ekonomik şoklarından korkuyor iken, Almanya, Fransa ve İtalya gibi bazı önde gelen AB ülkelerinin oluşturduğu barış kampı Moskova ile Kiev arasında bir ateşkes ve diplomatik bir çözüm öneriyordu. Bu farklılıkların NATO'nun yeni birlik ve dayanışmasının yanında küçük kalsa bile, bunlar gaza gelme bittikten sonra uzun zamandır devam eden “yük paylaşımı” üzerinde eskisinden daha yoğun olarak ortaya çıkabilirler. Avrupa savaşın sıkıntılarını hissetmeye başlıyor. Eurostat’a göre, Euro bölgesindeki enflasyon geçen yıl yüzde 2 iken bu mayıs ayında yüzde 8,1’e çıktı. Almanya geçen ay 1991’den sonraki ilk 1 milyon Euro’luk ticaret açığını verdi.
Benzeri görülmemiş ekonomik ve güvenlik riskleri yaşayan dünya NATO'nun ABD'nin egemenliğini desteklemek için Soğuk Savaş tutumuna dayanacak dirence sahip değil. Dünya halkları kesinlikle bu barış karşıtı yaklaşımı reddedecek. NATO ve gelişmiş ülkelerin “daha barışçı bir dünya” vaadini gerçekleştirmek için, Kuşak Yol İnisiyatifi gibi küresel kalkınma projelerini zayıflatmaya ve Amerika'nın hegemonik tutkularına ulaşması için bir araç olarak çalışmaya son vermesi gerekir. Bunun yerine, barış görüşmeleri yoluyla Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirme çalışmalarını hızlandırmaları zorunludur.
