Haber: Mehmet Kıvanç
Ukrayna krizinin derinleştirdiği küresel ekonomik sarsıntının eşliğinde NATO üyesi ülkeler Madrid Zirvesi’ne hazırlanıyor. Prof. Dr. Kıvanç Ulusoy’a göre, “genişleme” gündeminin ele alınacağı NATO zirvesinde liderler ülkelerindeki ekonomik durumu göz önüne almak durumunda. “Küresel ekonominin nereye gideceği ile ilgili ciddi sorular gündeme geliyor. Bu bile bir güvenlik meselesi olarak karşımıza çıkıyor.” diyen Ulusoy, enflasyondan bunalan Avrupa toplumlarında “Gerekirse Rusya ile uzlaşıya varın.” görüşünün güçleneceğini düşünüyor. Ulusoy’a göre bir diğer olasılık ise Avrupa’da mutsuz kitlelerin sonbaharda sokağa çıkması…
Küresel gıda ve göç krizinin derinleşmesi, çatışma alanlarının genişlemesi, pandemi yorgunu kitlelerin üzerine binen enflasyon canavarı… Bu şartlar altında 29-30 Haziran tarihlerinde toplanacak olan NATO-Madrid Zirvesi, Ukrayna krizinin nereye evrileceğini anlamamız bakımında tarihi önemde. Madrid Zirveleri’nin genelde kritik kavşaklara denk geldiğini belirten Prof. Dr. Kıvanç Ulusoy, “Bu süreç herkesi yoracak diye düşünüyorum.” diyor.
Manşet programına konuk olan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kıvanç Ulusoy’a göre, Ukrayna krizinin ilk günlerinde Batı’da oluşan birlik havasının yerini ekonomik kaygılar almaya başladı ve NATO’nun genişlemesi konusunda netlik yok.
“ABD NATO GENİŞLEMESİ HAKKINDA TAM KARAR VERMEDİ”
Türkiye’nin NATO genişlemesine veto kartını göstermesine Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bugüne kadar verdiği reaksiyonu yorumlayan Ulusoy, şu yorumu yapıyor:
“Beni burada şaşırtan bir nokta var. ABD’nin Türkiye’ye çok ciddi bir baskı yapmaması. ABD’nin halen bu genişleme konusunda tam karar verdiği düşüncesinde değilim. Ukrayna’daki savaşla ilgili hem (Henry) Kissenger’ın demeci var hem de ABD’liler Rusya ile Ukrayna arasında bir toprak anlaşması üzerinden işlerin çözülebileceğini iddia ettiler. Ukraynalılar bundan pek hoşlanmasa da ABD’liler Rusya ile olan ilişkileri çok daha germek niyetinde değiller gibi geliyor bana.”
“ABD TÜRKİYE’YE OLAĞANÜSTÜ BASKI YAPMADI”
“ABD halen bu genişlemenin ne kadar yararlı olacağı üzerine çok ciddi açık bir kararı olduğunu düşünmüyorum. Olsaydı, Türkiye’nin üzerinde olağanüstü baskı olurdu. Bu genişleme neden bu kadar acil? Ne ABD tarafı ne de diğer taraflardan açık bir politika önerisi görmedim. Şöyle bir durum olduğunu da zannetmiyorum; Ruslar ‘Biz Finlandiya’yı ve İsveç’i işgal ederiz’ gibi bir tehdit içerisinde değiller. Rusya tam tersine defansif bir pozisyon almış durumda bu konularla ilgili olarak.”
Ukrayna’daki krizin hem Rusya hem de Batı açısından yüksek maliyet doğurduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kıvanç Ulusoy şöyle devam etti:
“Rusya, NATO’dan bu düşük yoğunluklu savaş durumunu ortadan kaldırmasını isteyecektir. Ukrayna’ya giderek artan destek ve derinleşen genişleyen bir savaş Rusya’yı da sert hamleler yapmaya zorlayabilir.”
AVRUPA’DA ‘GEREKİRSE RUSYA İLE UZLAŞIN’ SESLERİ
Batı demokrasileri Ukrayna krizinin ekonomik maliyetini daha ne kadar taşıyabilir? Ulusoy’a göre, Batı kamuoyunda “Rusya ile savaşı uzatalım, yayalım, derinleştirelim şeklinde değil tam tersine bu enflasyon sorununa, bu ekonomik krize cevap bulun” seslerinin yükseliyor. Ekonomik durumun Batı’da birinci öncelik haline geldiğini kaydeden Ulusoy, Avrupa toplumlarında “Gerekirse Rusya ile uzlaşıya varın” görüşünün güçleneceğini öngörüyor ve şu gözlemini paylaşıyor:
“NATO’da birlik, ilk aşamalarda kısmen gerçekleşti. Fakat bu savaşın yol açacağı lojistik, ekonomik ve enerji açısından ortaya çıkacak darboğaz tam kestirilemiyordu. Bir süredir Atina’dayım ve açık bir şekilde Avrupalıların yükselen fiyatlardan mutsuz olduğunu görmeye başladım.”
NATO-RUSYA GERİLİMİNE ENFLASYON FRENİ GELİR Mİ?
Prof. Dr. Kıvanç Ulusoy’a göre, Ukrayna krizinin ekonomik sonuçları düşünüldüğünde “savaşa enflasyon freni” gelmesi mümkün:
“Ben gelebileceğini düşünüyorum. Zaten Avrupa’da ABD’de yığınların durumu çok iyi değil. Kitleler ciddi ekonomik zorluklar çekerek ciddi gelir kayıplarına uğrayarak yaşıyorlardı. Pandemi bu krizi derinleştirdi. Şimdi Ukrayna’daki savaşla olağanüstü bir enflasyon, her şeyde hızlı fiyat artışı görülüyor. Bu; alt-orta sınıf Avrupalıların pek hoşlandığı ve devamından da hoşlanacağı bir şey değil. Bu düzeyde enflasyon eylül, ekim ve kasım aylarında da devam ederse Avrupa’da hükümetler, çok ciddi protestolarla karşılaşır.
Savaşları ekonomiden bağımsız düşünmek çok yanlış bir şey. Savaşları sadece jeopolitik bir mesele sadece bir güç mücadelesi gibi düşünmek yanlış. Hem savaşların çıkışı büyük ekonomik değişimlerin katalizörü olur hem de savaşlar öyle ekonomik verilerden bağımsız devam ettirilemez. Bu Rusya için de böyle Türkiye için de veya dünyanın geri kalanı için de böyle.”