Türkiye’de birçok sinema, dizi ve tiyatro projesinde rol alan usta oyuncu ve seslendirme sanatçısı İsmail Köksal Engür 77 yaşında, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde yaşamını yitirdi. Engür için bugün öğle vakti Üsküdar Şakirin Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene, usta oyuncunun ailesi ile birlikte oyuncu Ayten Uncuoğlu, Ali Atay, Ahmet Mümtaz Taylan, Serkan Keskin, Cengiz Bozkurt, Rıza Kocaoğlu, Yiğit Özşener, Kubilay Karslıoğlu’nun da aralarında olduğu sanat ve müzik camiasından çok sayıda sanatçı dostu katıldı. Taziyeleri Engür’ün eşi ve kızı kabul etti. Köksal Engür’ün cenazesi, öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
'Konsantrasyonuyla bize örnek olan bir insandı, meslek büyüğümüzdü'
Oyuncu Ayten Uncuoğlu gözyaşları içerisinde Engür’ün vefatıyla ile ilgili görüşlerini paylaştı. Uncuoğlu, 'Ortaokul ikinci sınıftan itibaren arkadaşımdı. Radyo, televizyon, sinema ve tiyatroda hiç ayrılmadık, hep beraberdik' dedi. Leyla ile Mecnun adlı dizide rol arkadaşı olan Cengiz Bozkurt ise 'Türkiye çok önemli bir oyuncusunu ve sanatçısını kaybetti. Onunla çalışmak gerçekten büyük ayrıcalıktı. Hem disipliniyle hem sahnelerdeki konsantrasyonuyla bize örnek olan bir insandı, meslek büyüğümüzdü. Bir hastalık geçirdi, iyileştirmek için çok uğraştık ama başarılı olamadık. Son görevimizi yapmak için sevenleri burada. Türkiye’ye mal olmuş önemli bir sanatçıyı, oyuncuyu kaybettik maalesef. Hepimizin başı sağ olsun ruhu şad olsun' ifadelerini kullandı.
'Hepimize çok şey öğretti, taş gibi bir adamı kaybettik'
Aynı dizide yer alan oyuncu Ali Atay ise Engür’den çok şey öğrendiğini dile getirerek, 'Taş gibi bir adamı kaybettik. Söyleyecek başka bir şey yok gerçekten. Hepimizin başı sağolsun. Set içinde hepimize ağabeylik yapmıştır. Başımız sıkıştığında hep bir şekilde ona gidip akıl danışmışızdır. Köksal abinin benim dönemimdeki arkadaşlarıma çok büyük desteği olmuştur. Yani bir işte, bir yerde Köksal abi varsa orada güvende hissederdik kendimizi. Nasıl yapacağız bundan sonra göreceğiz. Bundan önce kalple ilgili bir sıkıntı yaşamıştı, hastanede gördüm en son onu. Kötü bir süreç gerçekten, başımız sağ olsun. Çok önemli birini kaybettik' diye konuştu.
'27 Mart dünya tiyatrolar günü’nde kaybetmiş olmak çok tuhaf geliyor'
Tiyatroya Köksal Engür sayesinde başladığını söyleyen Kubilay Karslıoğlu, 'Tiyatro okumaya teşvik eden, hayatımı yönlendiren kişiyi 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde kaybetmiş olmak, çok tuhaf geliyor bana. Köksal abi benim için çok önemliydi. Tiyatroyu neredeyse ondan öğrendim. Onun yönlendirmesiyle İzmir’de Dokuz Eylül’de okudum. Benim gibi pek çok arkadaşım da. Bizleri bu anlamda yönlendirdi. Pek çok insanla tanıştırdı. Biz onun sayesinde oyuncu olduk. Son görevi yapmak çok zor' dedi.
Çok özel bir ses ve ışıktı!
77 yıllık bir hayat serüveni ve bu serüvenin 10’uncu yılında sanata “Merhaba” demiş bir portre. Köksal Engür, 67 yıllık kariyerine o kadar çok şey sığdırmıştı ki, aslında her kuşağın ona ait izlenimi, tanışıklığı, sempatisi, gönül bağı farklı zaman dilimleri ve karakterleri barındırıyordu. Meseleyi şöyle açayım; benim gibi hayata 60’ların başında dahil olanlar için televizyon tüm siyah beyazlığına rağmen gecelerimize özel bir büyü katan muhteşem bir icattı. Evlerimizdeki hükümranlığını hemencecik ilan ediveren bu kutu sayesinde onca yüz hafızalarımıza nakşedilirken Köksal Engür de gönül bahçemizdeki yerine Levent Kırca’yla rol aldığı “Oyun Treni” adlı çocuk programı vasıtasıyla oturmuştu. Ankara’dan çıkıp Türkiye’nin diğer şehirlerini ziyaret eden bir trenin maceralarını anlatan yapım “Bizler Ali, Veli, Makinist; bunlar vagonlarımız; kuklasıyla, folkloruyla ‘Oyun Treni’yiz biz” türünden sözlere sahip ünlü şarkısıyla da aklımızda yer ediniyordu.
Her neslin kalbinde
Engür elbette sadece bu trenin üyesi değildi, sonrasında başka trenlere bindi, bambaşka maceralara uzandı. Böylelikle her neslin kalbindeki, belleğindeki yeri de farklı oldu. “Çocuk Saati”, “Arkası Yarın”lar, o muhteşem ve kendine özgü tona sahip sesiyle birçok karaktere hayat verişi (ki bu külliyatta Goscinny-Morris ikilisinin klasiği ‘Red Kit’ ve ‘Susam Sokağı’nın Büdü’sü var) ve rol aldığı onlarca Film… Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunuydu ve bolca da sahne tozu yuttu. Ankara Halkevi, Sahne 9, Ankara Deneme Sahnesi, Çağdaş Sahne, Hodri Meydan Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Küçük Sahne, Bakırköy Belediye Tiyatrosu bu hattaki ana duraklarıydı.
İzleri silinmeyecek
“Vizontele”, “Korkuyorum Anne”, “Beş Vakit”, “Güneşin Oğlu”, “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi”, “Sen Kimsin?”, “Unutursam Fısılda”, “Oflu Hoca’nın Şifresi” de beyazperde cephesinde ilk akla gelen çalışmalardı. ‘Şimdiki zamanlar’ onu “Leyla ile Mecnun” dizisindeki ‘Ak Sakallı Dede’ karakteriyle kendi tarihine dahil etti. Onur Ünlü imzasını taşıyan dizinin en belirgin yüzlerinden biriydi Engür.
Radyo, televizyon, sinema, tiyatro derken sesi ve suretiyle hep karşımızdaydı. Oyunlar, diziler, Filmler yeteneğinin ifade alanlarıydı ve canlandırdığı karakterlerle zihnimizdeki sağlam yerine oturdu. Ölüm haberiyle birlikte sosyal medyada kendisiyle çalışmış onca sanatçı taziyelerini belirtirken kendi üzerlerindeki emeğinin de altını çiziyordu. Demek ki sadece seyirci belleğine seslenmemiş, kendisinden sonra gelen onca sanatçı kardeşlerinin, genç meslektaşlarının da gelişimine, bilgi-görgüsüne katkıda bulunmuş… Yer aldığı projeler vasıtasıyla bıraktığı izler kolay kolay silinmeyecek türden bir sanatçıydı. Başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerinin başı sağ olsun.
Köksal Engür son yolculuğuna uğurlandı
“Kalp kırdığını görmedim”
Dün bu yazıyı kaleme alırken Köksal Engür’le “Leyla Ile Mecnun”da birlikte çalışan dizinin yönetmeni Onur Ünlü’den Köksal Abi hakkında görüş istedim. Kendisini şöyle anlattı bize:
1) Bir kere müthiş disiplinliydi. Hep hazır geldi. Son çalışma gününe kadar bir kere bile ezber unutmadı.
2) Onun bulunması bir güven hissi verirdi. Hem sette oyuncuya hem de yönetmen olarak bana. İşi ona bırakırdın ve arkana yaslanırdın.
O gerisini hallederdi.
3) Baykuşları çok severdi. İrili ufaklı onlarca baykuş heykelciğinden bir koleksiyonu vardı.
4) Saygın bir Oyuncu olduğu için kendisiyle çalışana da saygınlık katardı. Bu, özellikle yolun başındaki bir yönetmen için çok önemlidir. Ben kendi yolumun başından beri onunla çalışıyorum.
5)Tatlı bir huysuzluğu vardı. Herkes işini iyi yapsın ve iş akıp bitsin isterdi. Ama 15 sene boyunca bir kere bile birisine hakaret ettiğini, kalp kırdığını görmedim.
6) Geniş bir mizah anlayışı vardı. İleri yaşına rağmen senaryodaki ve setteki hiçbir şakayı kaçırmazdı.
7) Bir de cool adamdı. İşini yapardı ama gereksiz yere heyecanlanıp manasızca yükseldiğini görmedim.
Çok güzel hatırlayacağız
Tilbe Saran: Köksal sahnede, mikrofonda, ekranda büyücüydü! Sıcacık, candan ve daima samimi!
Ayşe Nil Şamlıoğlu: Ne çok özleneceksin arkadaşım. Işık gözlüm.
Genco Erkal: Sevgili dost, sevenlerin seni unutmaz.
Melek Baykal: Seni çok güzel hatırlayacağız ve hiç unutmayacağız.
Tolga Çevik: Seni tanımak, senden öğrenmek bir onurdu.
Osman Sonant: Ne güzel insandın Köksal Abi ne ilham verdin hepimize.
Burak Aksak: Derin izler bıraktın Köksal Abi. Her şey için teşekkürler.
Volkan Severcan: Herhalde binlerce filmde konuştuk beraber. Çok özel bir sesti.
Kaynak: Hürriyet