Japonya, COVID-19 salgınını kontrol altında tutmak ve ekonomik canlılığı yeniden sağlamak gibi önemli görevlerle karşı karşıya bulunuyor. İhracatını nasıl genişleteceği ve Çin ile ekonomik ve ticari ilişkilerini nasıl daha da geliştireceği bu ülkenin ekonomik toparlanmasını hızlandırmasının anahtarı haline geldi.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi Japon Çalışmaları Enstitüsü ve Sosyal Bilimler Edebiyatı Yayınları tarafından salı günü yayınlanan Japon Ekonomisi başlıklı Mavi Kitaba göre, Çin Japonya'nın en büyük ticaret ortağı ve önemli yatırım ortağı olduğundan, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğinin güçlendirilmesi, Japonya'nın ekonomik toparlanması ve Çin ekonomisinin yüksek kaliteli gelişimi için özel bir öneme sahiptir.
JAPON EKONOMİSİNİN ACİLİYETİ
Mavi Kitap, resmi verilerin Japonya'nın Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nın (GSYİH) geçen yılın üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık bazda yüzde 1,2'lik beklenmedik bir daralma kaydettiğini ve ülkenin mevcut ekonomik çıkmazından bir çıkış yolu bulma aciliyetinin altını çizdiğini göstermesinden sadece birkaç gün sonra yayınlandı. COVID-19 kısıtlamalarının yakın zamanda kaldırılmasına rağmen, Japonya'nın karşı karşıya olduğu ekonomik sıkıntılar, yen'in değer kaybetmesinin kısır yapısal döngüsü, enerji ürünlerinin daha yüksek ithalat maliyetleri ve genişleyen ticaret açığı göz önüne alındığında “akut” olmaya devam ediyor.
Japon hükümeti önümüzdeki birkaç ay için hane halkı tüketimini ve ekonomik büyümeyi artırmayı amaçlayan son teşvik paketini açıklarken, dış çevreye büyük ölçüde bağımlı olan bir ekonomi için Japonya'nın ihracatını genişletmeden ekonomisini mevcut çıkmazdan çıkaramayacağını belirtmenin önemi ortaya çıkıyor. Çin de bu genişleme için önemli bir ticaret ortağıdır.
2022 yılı, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşmesinin 50. yıldönümüdür. Geride kalan yarım yüzyıl boyunca, iki ülke barış içinde bir arada yaşama yolunda karşılıklı yarar ve kazan-kazan sonuçları elde etti. İkili ticaret açısından, Çin 2020'den bu yana Japonya’nın ihracatı için yine en büyük pazar haline geldi ve Çin'e yapılan ihracat bu ülkenin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. Özellikle, Japon tarım, ormancılık ve deniz ürünleri ihracatının değeri, 2021'de ilk kez 1 trilyon yen'i (8,7 milyar dolar) aştı ve tarım ve su ürünlerinin üçte birinden fazlası Çin pazarına gidiyor. Çin aynı zamanda Japonya'nın yarı iletken, hammadde, elektronik parça ve ekipman ihracatı için en büyük pazar konumunda.
JAPONYA ABD’NİN SAVAŞ ARABASINA BİNECEK Mİ?
Çin-Japonya ekonomik ilişkilerinin gelişmesinin jeopolitik manevraların neden olduğu rüzgarlarla karşı karşıya olduğu inkar edilemez. ABD, Çin'den 'ayrılma' fikrini lanse ederken, Japon hükümeti, ABD'nin Çin'i dışlayan teknoloji ittifakı ve tedarik zinciri ittifakı kurma stratejisinde oldukça iş birlikçi görünüyordu. Global Times gazetesinin yayınladığı yoruma göre, bu şartlar altında, Çin ile Japonya arasındaki ekonomik ve ticari iş birliği kritik bir kavşağa geldi. Japonya'nın ABD'nin Çin karşıtı savaş arabasına binip binmeyeceği ya da kendi çıkarlarına daha uygun bir yaklaşım benimseyip benimsemeyeceği bölgenin barışını ve ekonomik geleceğini belirleyecek. Yoruma göre, Japonya ABD'nin bölgesel tedarik zincirlerini bölme pahasına 'ayrıştırma' baskısını körü körüne takip ederse, yalnızca kendi başına büyük kayıplara katlanacaktır.
Şu anda, Japon ekonomisi artan durgunluk riskleriyle karşı karşıya kalırken, nüfusu hızla yaşlanıyor. Buna karşılık, Asya dünyanın en hızlı büyüyen bölgesi durumunda ve Çin, ASEAN ve Hindistan'ın hepsi istikrarlı bir toparlanma ve büyüme gösteriyor. Ayrıca, Kapsamlı Bölgesel Ekonomik Ortaklık bu yılın başında yürürlüğe girdiğinde, Doğu Asya'daki tedarik zinciri iş birliğinin daha da derinleşmesi bekleniyordu ve bu da Japonya'nın ekonomik zorluklarını hafifletmesi ve kendi ekonomik yapısını iyileştirmesi için nadir bir fırsat sunuyor.
Bu anlamda, Japon siyasi seçkinlerinin, Çin ile daha yakın ekonomik ve ticari iş birliğine daha fazla ihtiyaç duyan taraf olduğunu ve ikili iş birliğinin önünde durmanın Japonya'nın ekonomik geleceği pahasına olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.