CGTN / John Wight
İngiltere gibi sömürgecilik sonrası devletlerin varsayılan liderlerinin dış politika referanslarını parlatmak için bir Çin'e düşmanlık anından daha iyi bir şey yoktur. Ülkenin iktidar partisi Muhafazakâr Parti’nin liderliği için yarışan adayların ikisi de, eski Maliye Bakanı Rishu Sunak ve mevcut Dışişleri Bakanı Liz Truss, Soğuk Savaş’ın zirvede olduğu 1950 ve 60’lardan bu yana görülmeyen açıklamalar yapıyorlar.
Boris Johnson'ın İngiltere başbakanı olarak istifasından sonra, onun eski Maliye Bakanı Sunak -eski bir milyarder finansçı- ülke içinde “duyarlı bir Thatchercı” ülke dışında ise Çin karşıtı bir şahin imajını oluşturuyordu. Sunak Çin dili ve kültürüne sunan İngiltere'deki 30 Konfüçyus Enstitüsü’nü kapatmayı vadederek açıkça Çin’i toplumsal olarak bir araya gelinemeyecek bir düşman olarak şeytanlaştırmaya niyetli olduğunu gösterdi.
İNGİLTERE’DE LİDER ADAYLARI TEK KONUDA HEMFİKİR
İngiltere'de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) FBI’ının dengi olan MI5’in başkanı ile ittifak kuran Sunak, Çin’i “İngiltere ile dünyanın ekonomik ve ulusal güvenliğine uzun dönemli en büyük tehdit” olarak tanımladı. Böyle kışkırtıcı söylemlerin herhangi bir yetişkin, mantıklı kişi tarafından yayılmaması gerekir, özellikle de ülkedeki en yüksek resmi makama aday olan birisi tarafından ulusal bir medya platformu olarak kullanılmaması gerekir. Bu söylem hemen İngiltere'de şu anda yaşayan, öğrenim gören ve çalışan yaklaşık bin 245 bin Çinliyi içerdeki düşman oldukları ima edilen kişiler olarak ırkçı saldırılar ve tacize uğrama riskine atıyor. Sunak açıkça, kendisinin 2016’da Brexit tarafından zincirlerinden kurtarılan İngiliz sömürgeci coşkuya kapılmasına esiri olmasına izin verirken, Truss İngiltere'nin dünyadaki çıkarlarını geliştirmenin yolu olarak kavgacılığı seçti.
Haziran ayında Madrid'de toplanan NATO Zirvesi’nde yaptığı konuşmanın bazı kısımlarına bakalım: “Benim en sağlam mesajım şudur, Rusya'yı önce yenmek, sonra müzakere etmek zorundayız.” Ya da “Bu nedenle özgür dünyanın Taiwan'ın kendini savunabilmesini sağlamaya yardım etmek için birlikte çalışması ve Taiwan'da barış ve istikrarın önemini vurgulamak çok önemlidir” diyerek NATO'nun Çin’in bir eyaleti olan Taiwan'ı silahlandırmasını önerdi.
İNGİLİZ SİYASETİNDE ÇİN KARŞITLIĞI
Egemen bir devletin bir eyaletini barış ve istikrar adına silahlandırmak bir oksimorondur ve içsel olarak tehlikelidir. Taiwan'ın jeostratejik bir gündeme uygulamak için Truva atı olarak kullanılması Çin’in Japonya ile Batı’nın elinde 19. ve 20. yüzyıllar arasında yaşadığı “aşağılanma yüzyılından” toparlanmasını engelleme isteğinden kaynaklanmaktadır. Truss, Taiwan'daki insanların refah ve çıkarlarından çok onların hegemonya ve tek kutupluluk oyununda piyon olarak kullanışlılığını düşünüyor. Çin’in sadece varlığı ile önde gelen İngiliz siyasetçilerinin kalbinde böyle bir korku yaratması doğru bir şey yaptığının kanıtıdır. İngiliz lideri Winston Churchill “Çinlileri yönetmek ve onları düzenlemek zorundayız” dediğinde o zaman ve şimdi İngiliz siyaset sisteminin düşünce tarzına hâkim olan Çin karşıtı ırkçılığı ifade ediyordu.
Çin’in yükselişi bu Çin korkusunun kökeninde yatıyor. Çin’in yükselişi Batı’da bir tür yanlış intikam arzusunu tetikledi. Ancak, Konfüçyus burada bir uyarıda bulunuyor: “Bir intikam yolculuğuna çıkmadan önce, iki mezar kazın.”