ABD Başkanı Joe Biden ara seçimler sırasında pandeminin 'bittiğini' ilan etti; kanıt olarak da 'kimsenin maske takmadığını, herkesin oldukça iyi durumda göründüğünü' ifade etti. Buna karşın anekdot niteliğindeki 'herkes' ifadesinde bir milyon ölü yer almamaktadır. Maske eksikliği, sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe gibi sıkı tedbirlerin bırakılmasını yansıtıyordu, ancak günlük ortalama 400 ölümün 'iyi bir duruma' işaret ettiği söylenemez. Önemli siyasi farklılıkların yerine, COVID-19 Demokratlar ve Cumhuriyetçileri bölen bir konudur. Biden'ın popülaritesine katkıda bulunmak amacıyla yaptığı bu açıklamalar, daha önce COVID-19'u kontrol altına alacağına dair verdiği sözü yerine getirdiğinin bir teyidiydi.
Biden, uydurma bilim pazarlayan ve yandaşları küresel sermayenin amaçlarını uygulamak için bir plan haline gelen COVID-19, aşılamalar ve sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili komplo teorilerine yönelmiş olan Trump'ın Cumhuriyetçilerine karşı Demokrat Parti'yi mantıklı bir parti olarak konumlandırdı. İki partinin çekişmesi, ABD vatandaşlarının COVID-19 algılarını dışa vuran, hezeyan ve anlaşılır itimatsızlıkları arasında dengelenmiş iki kutuplu bir COVID-19 reaksiyonuna yol açmıştır. Bu iç çatışma ve karmaşa ortamında pek çok vatandaş, doğruluğundan şüphe duydukları genel kamu yararı için alınan katı önlemlere müsamaha göstermeyecekti. Birçok ABD vatandaşı özgürlüklerini kapanma bezginliği ya da ABD'nin bireysellik kültürü nedeniyle değil, aksine maske takmamanın bile kendilerine yönelik siyasi bir söylem haline geldiği gizli bir ' hizipçiliğin ' çıkarlarına direnme amacıyla istemişlerdir.
COVID-19 kısıtlamalarına son verilmesini talep edenler kamu yararı için talepte bulunduysa da rakamlar bunu desteklemiyor. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 4'üne sahip olan ABD, en yüksek COVID-19 vaka ve ölüm sayısına sahiptir. Johns Hopkins Üniversitesi kısa bir süre önce ABD'de 100 milyon vakanın ve bir milyon COVID-19 kaynaklı ölümün aşıldığını, bunun da küresel toplamın yüzde 15'inden fazlasına tekabül ettiğini bildirdi.
DÜNYANIN BİR NUMARASI
Kalkınmış ABD ' Dünyanın 1 numarası' olmakla övünse de, bu dünyanın bekleyeceği türden bir '1 numara' değildir. Bu zelil durum ABD'nin Yumuşak Gücünün zayıflamasına neden olmuştur. Karantina ve aşılamalar birçok Cumhuriyetçi tarafından küreselci bir politika olarak öngörülürken, kısıtlamaların hafifletilmesi için de aynı durum söz konusu olabilir.
Kısıtlamalar ile Amazon gibi büyük uluslar arası şirketler, işlek bir caddeymiş gibi kâr elde etti; ancak kısıtlamaların hafifletilmesi de büyük şirketlerin kısa vadeli ekonomik çıkarlarına hizmet etti. Büyük işletmelerin ekonomik çıkarları ailelere kadar uzanırken, COVID-19 kısıtlamalarının hafifletilmesinin öncelikle insan merkezli olduğu sonucuna varmak yanlış olur. Bu, vahim ölüm oranları ve ABD'nin politik-ekonomik yapısı ile sabittir. Burada tekelci çıkarlar sağlık sistemine hakim, toplu taşım araçları harap durumda ve ABD'li öğrenciler daha mezun olmadan dilendiriliyor. Büyük maddi gücün iki partili siyasetin arkasına gizlendiği, şirketler medyasının kamuoyunu yönlendirdiği, bölünme ve akıl tutulması halinin yaşandığı bu harap durumda, sınıfsal çıkarları ABD elitleriyle ve onların medyası aracılığıyla yayılan zihin bulanıklığı ile hemhal olan Biden, Trump'tan daha iyisini yapabilir miydi?
BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM BENİMSENMELİ
Bu karışıklığı aşmanın bir yoluysa bilimsel bir yaklaşım benimsemek olacaktır. ABD'nin en üst düzey bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Anthony Fauci, hükümeti ve halkı tam da bunu yapmaya teşvik etmektedir. Dezenformasyonun, siyasi ideolojilerin yanı sıra Amerikan kültürünün kutuplaşmasının, bilimsel tavsiyelere riayet etmeyen etkili bir COVID-19 müdahalesini engellediğine inanmaktadır. Fauci geçtiğimiz günlerde, 'Aşırı sağcı bir Cumhuriyetçi ya da aşırı solcu bir Demokrat olmanız umurumda değil, herkes iyi bir toplum sağlığı güvenliğine sahip olmayı hak ediyor ve bu sağlanmıyor' şeklinde ifade etti. Fauci, henüz salgının sona ermediği ve Noel döneminde daha da kötüleşme riski taşıdığı uyarısında bulunarak, vatandaşları takviye aşı yaptırmaya ve aile ziyaretlerinde maske takmaya çağırmaktadır. Fauci, şirket medyası, Trump ve Elon Musk gibi toplumun kalburüstü kesimleri tarafından alaya alınmıştır. Bilimsel görüşleri değiştiğinde, şirket medyasının bazı kesimleri ve komplo teorisyenleri bunu onun bilimsel otoritesini itibarsızlaştırmak için kullanmaktadır.
Bu durum üç soruna işaret etmektedir. Birincisi, iki partili siyaset maddi çıkar grupları tarafından zaptedildiğinde, sağlık konusunda öneriler verenlerin de yönlendirilmediği ne malum? İkinci olarak, bilim 'akışkandır'. Farklı çalışmalar farklı sonuçlara yol açabilir. Zaman, bilimsel birikime ve değişen koşullar da farklı tavsiyelere vesile olur. Üçüncüsü, bilimsel tavsiyeler halka, halk sağlığına değil sermaye birikimine adanmış şirket medyasının kapıkulları aracılığıyla ulaşmaktadır. İş başındaki sınıf çıkarları ve iki partili zihin karışıklığı göz önünde bulundurulduğunda, bilim, sermayenin hangi fraksiyonuna ait olduklarına bağlı olarak ayrışabilen çıkarlar uğruna kolayca manipüle edilebilir.
COVID-19 gibi görünmez bir düşman söz konusu olduğunda, sorun fiziksel gerçeklikten daha da soyutlanır. 'Maddi olmayan' doğası, hem tıbbi hem de ideolojik olarak herhangi madrabazın emrinde kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Ekonomik sistem ve dış politika gibi maddi gerçeklik demokratik kontrolün erişiminin ötesinde olduğundan, COVID-19 kamu pahasına 'demokrasinin' oyuncağı haline gelmektedir. Buna karşılık, ortaya çıkan COVID-19 karmaşası 'demokrasinin kapıkulları' tarafından 'sağlıklı bir demokrasinin' işareti olarak meşrulaştırılmaktadır.