Nukleersiz.org Koordinatörü Dr. Pınar Demircan, CRI Türk’te Özgür Özbakır’ın sunduğu “Akşam Raporu” programına konuk oldu ve Japonya’nın nükleer atık sularını denize boşaltmasını yorumladı.
Dermican’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Farklı gösterilmeye çalışılıyor”
“Japonya, nükleer atık sularını denize boşaltma hamlesini farklı göstermeye çalışıyor. Gerçeklerin üstü kapatılıyor.
2011 yılında, Fukuşima nükleer felaketini yaşadık. Bu felaket, 9,0 büyüklüğündeki ve 175 km’lik bir mesafede gerçekleşen bir depremle başladı. Bu durum, bugünkü depremlerle ilgili olarak oldukça düşündürücü çünkü o depremler, merkez üssüne 200-400 km mesafede meydana geldi. Bir diğer faktör, tsunamiydi. Deprem ve tsunami, birlikte etki etti. Sivil toplum örgütleri, Japonya’da bunun esas nedeninin artık deprem olduğunu iddia ediyorlar çünkü bütün nükleer santraller kapatıldı. Fukuşima felaketinden sonra, sadece tsunami riskine tabii olan santraller kapatılmadı. O riski taşımayan nükleer santraller de kapatıldı. Tekrar çalışabilecek reaktör sayısı 53’ten, 43’e indi. Japonya’nın, deprem ülkesi olma noktasından hareket edildi.
“Kapitalist bir mantığın yansımasını görüyoruz”
Bugün itibarıyla, önlem adı altında biriktirilen 1 milyon 300 ton radroaktif su var. Bunun miktarının artmaması için, 400 milyon dolarlık ‘Buzdan bir duvar’ projesi yapılması planlanıyor. Burada, kapitalist bir mantığın yansımasını görüyoruz. Biriktirilen suların daha fazla maliyete neden olması ile birlikte, daha fazla yer ve daha fazla su tankına ihtiyaç duyuluyor.”