Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) Genel Başkanı Neslihan Acar, CRI Türk’te Tuğçe Akkaş’ın hazırlayıp sunduğu “Dünya Postası” programına konuk oldu ve iş kazaları ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yalova’daki tersanede hayatını kaybeden Yasin Demirdağ ile ilgili gelişmelere değinen Acar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
‘’Yasin Demirdağ’ın ölüm haberini 17 Ağustos’ta iş cinayeti olarak paylaşmıştık. Olayı bir fotoğrafla birlikte olduğu gibi aktarmıştık ancak her gün 2 bin 500-3 bin sayıda ulaşılabilir iş cinayeti açıklandığından kamuoyunda bu kadar infial yaratmıyor. İş arkadaşların kendilerine göre güvenlik önlemini aldığı, oradaki kavgayla işten çıkarılmanın gerekçesini ispatlayabilmek için çektiği video, Yasin’in ölümünden 4 gün sonra dolaşıma girdi ve bütün kamuoyu Yasin Demirdağ’ı konuşmaya başladı.
‘’ŞİRKETLER KENDİLERİNİ KURTARIYOR’’
Yasin, daha 19 yaşında bir tersane işçisi, aynı zamanda Sefine Tersanesi’nin taşeronunda çalışıyor. Normalde, çalışmaya başlamadan önce İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı (İSG) oradaki işçilerin ekipmanlarının olup olmadığını kontrol ediyor, sonra bunu mühendise onaylatıyor ve mühendis çalışma izini vermeden çalışma başlatılmıyor. Bu olayda, oradaki işçilerle ve İSG uzmanlarından aldığımız bilgilerle de teyit ettik, düşme esnasında Yasin’in iki bacağında kemer var ama belinde kendisinin düşmesini engelleyecek yaşam halatı bağlı değil. ISG uzmanları ve oradaki mühendislerin ilk refleksi, Yasin’in bacağındaki kemerleri çıkartmak üzerine. Bunun sebebi de, olayda tüm suçu işçinin üstüne atmak. Bunun gibi birçok vaka var. Ekipmanı olmayan işçinin yanına ekipman koyma, kaskı yoksa kaskını takmak gibi işlemler, polise haber vermeden hızlıca yapılır ve olay yeri işverenin ve İSG uzmanlarının kurtulacağı şekilde düzenlenir. Burada yapılan da aynısı. Savcı gelmeden önce bütün hata işçiye yüklenilmek isteniyor, işçiler de buna tepki gösteriyor. Şirket de yaptığı açıklamalarda bütün sorumluluğu Yasin’e atıyor. Bu tarz vakalarda şirketler bu şekilde olaydan ya ceza almadan ya da 10 bin, 20 bin lira gibi çok hafif cezalar alarak kendilerinin kurtarıyorlar. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, bu yıl geçtiğimiz yedi ayda bin 14 işçi, iş cinayetinde katledildi ve hiçbir patron, iş yeri ve uzman cinayetten yargılanmadı ve biz tahmin ediyoruz ki bin 14, ulaşılabilir olan sayı, daha ulaşamadığımız binlercesi var çünkü göçmen işçileri bilmiyoruz, kayıt dışı çalışanları bilmiyoruz.
‘’CEVAPLAR SORULARLA BİRLİKTE VERİLİYOR’’
Böyle olaylarda, ilk olarak İSG uzmanı gözaltına alınır, eğer olay kamuoyunu fazla meşgul etmişse patron gözaltına alınır ve İSG uzmanı serbest bırakılır. Eğer ki soruşturma, tutuklu yargılanma yönünde devam ederse ISG uzmanları hapse atılır. Tersanelerde, işe başlamadan önce iş güvenliği eğitimine tabi tutulursunuz. Bu eğitimi de size, patronun yanında çalıştırdığı uzmanlar verir. İşçi arkadaşlarla konuştuğumuzda, ISG sınavının sorularının ve cevaplarının kendilerine verildiğini söylüyorlar. O kadar çok fazla sirkülasyon var ki. Bir de bu dönemde kur farkı nedeniyle işçilik fiyatları çok düşük, bir örgütsüzlük var. Mesela siz taşerona 20 tane iş götürüyorsunuz, hepsini de aynı gün işbaşı yaptıracaksınız. O kadar işçiye iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermemişsiniz. Normalde bu sürecin 2-3 gün sürmesi gerekiyor ve sınavı geçemeyen işçilerin iş başı yapmaması ve eğitim tekrarı yapması gerekiyor ancak cevaplar sorularla birlikte veriliyor ve 15-20 dakika içinde bu iş yapılıyor. Bağımsız bir denetim mekanizması olsa işçilere işten kaçınma hakkı da anlatılabilir. İşçilerin, can güvenliklerinin olmadığı yerde işten kaçınma hakları var yasada. Eğer siz iş organizasyonunu doğru yapamazsanız, yılda 4 gemi çıkarmak yeri 10 gemi çıkartırsanız işçi, kaynakçı ve elektrikçi ile aynı yerde çalışabilir. Normalde tersanelerde önce kaynak, taşlama gibi sıcak işler yapılır, sonra elektrik, boya, izolasyon işlemi yapılır ancak burada bakıyorsunuz, 5 metrelik alanda 5 tane iş yan yana yapılıyor. 2021 yılında, sadece Yalova Tersaneleri’nde bu çalışma şekilleri nedeniyle üçten fazla gemide yangın çıktı.
‘’ESAS SORUMLULUK PATRONLARDA’’
Sefine Tersanesi, olayı Özyılmazlar Taşeronuna atıyor. Burada ana sorumluluk firmada olmasına rağmen iş cinayeti yükü taşere ediliyor, asıl sorumluyu perdeliyor. Çekilen görüntüde, İSG uzmanı kendini kurtarmaya çalışıyor çünkü mühendis sabah raporunu yazmış, bütün ekipmanlar tam ve iş başı yapılabilir demiş ve birkaç saat sonra bir işçi, iş cinayetinde hayatını kaybediyor, verdiği rapor ortada ama mühendis o raporu vermek zorunda çünkü vermediği zaman işçiler hızlı bir şekilde işbaşı yapmaz, kendisi de işten atılabilir. İSG uzmanlarını elimizden geldiğince örgütleyeme çalışıyoruz, kendileri de bize çalışma saatlerinin çok uzun olduğunu, mobbinge maruz kaldıklarını, bütün iş organizasyonun işverene en az maliyetle kurtarılacak şekilde yapıldığını söylüyorlar. O gemide Yasin düşmemiş olsaydı bile kaynakçı ve elektrikçi aynı yerde çalışırken patlama da olabilir, yangın çıkabilir. Tersanelerde geçmişte yaşadığımız yüksek ölümlü olaylarda işçilerin ölme sebepleri gaz parlaması ve elektrik çarpmasıydı. ISG uzmanlarının da önemli bir kısmı, patronun maliyetini kolluyor ve risk almaktan çekiniyor, dolayısıyla onlarda da sorumluluk vardır ama esas sorumluluk patronlardadır. Bu, sadece Yalova Tersanesi’ne özgü bir problem değil. Bu ülkedeki bütün tersanelerin ve limanların çalışma yöntemi bu. Burada, korkunç bir emek sömürüsü var.
“İŞÇİLERİN MESLEK HASTALIĞI GÜNDEMİYLE KIRILDIĞINA ŞAHİT OLACAĞIZ”
İşçi sağlığı ve güvenliği, yarına ertelenmeyecek, görmezden gelinemeyecek bir durum. Bu konuda gerekli mücadelenin, emek mücadelesi yürüten sendikaların, odaların, partilerin aciliyetle bu konuyu gündeme alması, İSİG yasalarının genişletiliyor olması gerekiyor. Güvenlik önlemlerinin alınacağı mekanizmalar ve bu mekanizmaların denetlenmesi gerekiyor. Farklı iş yapan fabrikalarda da, örgütlü yerlerde de benzer kazalar ve meslek hastalıkları yaşanıyor. Geleceğin gündem maddelerinden biri de, meslek hastalığından ölenler olabilir. Bu sayı, İSİG Meclisi’nin paylaştığına göre şimdilik yılda 20 bin kişi ancak bu sayının 100 binleri bulabileceği bir çalışma ortamı yaratıldı. Bütün işçilerin, meslek hastalığı gündemiyle kırıldığına da şahit olacağız.’’