Türkiye’yi derinden sarsan, 10 ilde binlerce yurttaşımızın ölümüne, on binlercesinin yaralanmasına neden olan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, sorunun mühendislik yönüyle birlikte, siyasal, toplumsal, sınıfsal, ideolojik, ekonomik yönünün de tartışılmasını gerektiriyor.
Çünkü asıl mesele burada. Çünkü bu bir sistem ve zihniyet sorunu. Çünkü depreme karşı alınacak önlemler; aklın ve bilimin ışığında atılması gereken adımlar; vahşi kapitalizmin, sınır tanımaz kazanç hırsının, serbest piyasayı yücelten ve mutlaklaştıran saçma sapan tezlerin nasıl dizginlenip denetleneceği; doğrudan ideolojik tercihlerle ilgili.
Deprem felaketine uğrayan bölgelerden gelen görüntüler, yurttaşlarımızın çaresizliği, öfkesi, insanın yüreğini dağlıyor.
Buna karşın depremi fırsata çevirmek isteyenler var. Üstelik sadece depremzedelerin malını çalan yağmacılar değil bunlar. Çok daha büyük ölçekte örgütlüler. Yasa tanımıyorlar. Ahlakları, vicdanları yok.
Dahası var.
Kapitalist bir düzende, rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisinde, liberal bir sistemde, deprem olduğunda borsada değeri yükselen çimento hisselerine karşı nasıl önlem alınabilir?
Deprem koşullarında bile siyasi prim yapmak isteyen, partizanlık yapan, genel başkanının gözüne girmeye çalışan politikacılara karşı ne yapılabilir?
Depremzedelere ulaşmakta, enkazı kaldırmakta, gelen yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakta, arama kurtarma çalışmalarını örgütlemekte başarısız olan kişi ve kurumlara karşı yurttaşlar demokratik tepkilerini nasıl gösterebilir?
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de, deprem öncesi ve sonrasında alınacak önlemler bağlamında hangi yeni kurumlara, yasalara, kaynaklara, kadrolara gereksinim vardır?
Bu sorular, elbette ki zor sorulardır.
Yanıtları da ekonomi politik bir tercihe dayanmaktadır. Yani ideolojiktir.
Sorun, sadece birkaç müteahhit veya birkaç mühendise ceza vererek geçiştirilemeyecek kadar büyük bir sorundur.
Kararlı, tutarlı, yürekli ve acımasız bir özeleştiri vermeyi gerektirdiği gibi, kavramsal bilinci, ideolojik berraklığı da zorunlu kılmaktadır.
Barış Doster