Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki AK Parti grup toplantısına katıldı.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışını yorumladı. Erdoğan, ‘Gelin çözümü yasa değil, Anaysa düzeyinde sağlayalım.' çağrısında bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
'Son yasama yılına girdiğimiz TBMM'nin komisyon ve genel kurul faaliyetlerinde sizlere Rabbim'den muvaffakiyetler niyaz ediyorum.
Ekim ayıyla birlikte 2023’e doğru şehir buluşmaları başlığı altında milletimizle yeni bir buluşma programı başlattık. Bir yandan Ankara'daki çalışmaları yürütecek, bir yandan da ilçe ilçe tüm şehirlerimize giderek milletimizle buluşacağız. Amacımız milleti seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir. Biz kendi halimize bakacağız, kendi işimize bakacağız. Birileri ülkenin ve milletin geleceğini, imkanlarını, menfaatlerini düşünmeden ‘dün öyle bugün böyle' diyerek iki yüzlü tavırlar sergileyebilir. Ama bizim milletimize ne aldatanlardan ne aldananlardan olmama sözümüz var. Ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek ifade etme mecburiyetimiz bulunuyor.
Muhalefetin seçim öncesi söyledikleri ile seçim sonrası yaptıkları arasındaki devasa uçurumları belediyelerde gördük. Ne dedilerse tam tersini yaptılar. Buna rağmen kendilerine ait olmayan işleri sahiplenerek gezebiliyorlar. Yalan bunlarda. Şimdi aynı sinsi taktiği önümüzdeki seçimlerde kullanmak için hazırlıklarını yaptıklarından şüpheniz olmasın. Gençlerimizin bu bayat oyunu kolayca çözebileceklerinden şüphe duymuyorum.
Milletimizin önüne yeni projelerle çıkabilen tek partiyiz, tek ittifakız. İnşallah seçim süreci ilerledikçe vizyonlarımızı ve projelerimizi daha ayrıntılı bir şekilde milletimizle paylaşacağız. Bugün ekranları başında bizi heyecanla milletimiz dinliyor. Bazı gerçekleri paylaşacağım. Seçimlere kadar 8 aylık süre var. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile birlikte Komisyonlar'da ve Genel Kurul'da sıkı bir mesai ile gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum.
15 Haziran'dan bugüne yurt içinde ve yurt dışında katıldığımız programla ülkemize hizmet etmeyi sürdürdük. Milletimize söz verdiğimiz şekilde büyük ve güçlü Türkiye'yi tuğla tuğla örüyor, emek emek yükseltiyoruz. Önümüzdeki dönemde de Türkiye yüzyılını yine milletimizle beraber inşa edeceğiz. Bu seçimlerin mottosu: Türkiye yüzyılı, bununla çalışacağız. Birilerine bakıyorsunuz toplanıp toplanıp dağılıyorlar, bırakın milletimize bir faydalarının dokunmasını kendi meselelerini bile çözemiyorlar. Biz ise tüm vaktimizi evlatlarımıza daha büyük bir Türkiye bırakmaya haslediyoruz.
Malum zat bir zamanlar SSK'nın genel müdürlüğünü yaptı. Bunları milletimize anlatın, ne yaptı bu adam diye bir sorun. Onun döneminde hastane odaları pislikten geçilmiyordu. Hastalarımız kan revan içinde kalıyordu. Rehine alma dönemi vardı. Hastalar ölüyor ve rehine alınıyorlardı. Ey Bay Kemal senin gidecek yerin var mı ya? Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara, özellikle enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacakları adımlarımızı atmayı sürdürüyoruz. Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalarından geçmektedir. Milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları var mıdır? Vardır. Sorunların çözümü mümkün müdür, mümkündür. Türkiye'de bu çözümü sağlayan yürütme temsilcisi biz, tek parti AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı mıdır? Evet öyledir.
Türkiye Ekonomi Programımız ilk gündeme geldiğinde kurduğumuz denkleme birileri kendi aklınca bıyık altından gülmüşlerdi. Ülkemizi büyütecek adımları birer birer attık. Bu musibeti daha büyük bir dönüşümün vesilesi haline getirdik. Salgın oldu üretime ara vermedik, savaş çıktı ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Bu yılın ilk yarısında yüzde 7.5 oranındaki büyüme oranları ile dünyada ilk sıralarda yer aldık. Pek çok yerde resesyon yaşanırken uluslararası kuruluşlar ülkemiz ile ilgili büyüme tahmini yükseltiyor. İstihdamda tarihimizin en büyük rakamı olan 31 milyona dayandık. Bu ayın sonunda ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG'un banttan çıkış törenine katılıyoruz. Finans, sanayi, hizmetler sektöründe uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisi ile karşı karşıyayız. İnşallah yılbaşından sonra çalışanların ücretlerinde yapacağımız artışlarla ülkemizde güzel bir havanın esmesini sağlayacağız.
'BAŞÖRTÜSÜ SORUNU YOK'
Bugün Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde artık kalmamıştır. Geçmişte başörtüsü diye utanç verici bir mesele yaşanmışsa bunun sebebi CHP zihniyetidir, CHP faşizmidir. İşin esasına bakılacak olursa genelde kılık kıyafet, özelde de başörtüsü meselesi ne yasa ne de anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır. Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin hayatın her alanında var olabilmesi için yasa yada anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Ülkemizde milletimizin dinine düşman olan CHP faşizmi geçmişte önümüzde böyle bir sorun çıkarmıştır. Zorlama yorumlarla ülkemiz bu tartışmaların içine sokulmuş, insanlarımız mağdur edilmişti. Üniversitelerde bir günde uygulama değiştiren mekanizmayı perde gerisinden işleten hep CHP zihniyetidir. Şimdi de milletimizin başörtüsü hassasiyetini istismarın peşindedir. 2008'de biz MHP ile Meclis'te başörtüsü tartışmasını kökten çözecek anayasa değişikliği yaptık. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmamasına rağmen CHP faşizmini dizginlemek için yaptığımızın altını çiziyorum. Kararlar iptal edilmeseydi Türkiye başörtüsü tartışmasını o zamanlar gündeminden çıkarmış olacaktı. Bu değişikliği büyük bir keyifle AYM'ye götüren kimdi biliyor musunuz? Bizzat Kılıçdaroğlu'nun ta kendisiydi. İşte imzası. Kılıçdaroğlu dürüst ol dürüst.
Dönemin YÖK Başkanı hakkında ‘başörtüsünü yasağını kaldırın' dediği için görevini kötüye kullanma iddiasıyla dava açanların başında da Kılıçdaroğlu geliyordu. İşte imzası… Kılıçdaroğlu belge ile konuşuyorum. Senin imzalarınla konuşuyorum. Şimdi yanına bir kaç tane başörtülü kardeşimizi yanına alıyor, resim çektiriyorsun, bu milleti aldatmaya gayret gösteriyorsun. Benim kızların bu işin mağduriyetini çekti. Neden? Kızlarımın bir tanesini üstelik de İmam Hatip'te İstanbul'da okutamadım. Oradaki yönetim sıkıntı idi. Türkiye'nin başka bir iline göndermek suretiyle oradaki okulda kızım İmam Hatip okulunu tamamladı. Çilesini ben çektim. Anneleri günlerce, aylarca nöbet tuttular. Şimdi kanunlarla bu işi halledelim diyorsun. Sabırlı ol.
Ülkemizin pek çok kazanımından haberdar olmadıkları gibi bu meseleyi de geriden takip ediyorlar.'