Editörün notu: Çin halkı için son on yıl destansı ve ilham verici oldu. Çin, merkezinde yoldaş Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping olmak üzere Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi liderliğinde ülke ekonomisini desteklemede, reformları derinleştirmede, halkının haklarını iyileştirmede ve sorumlu bir küresel güç olarak büyük çaba sarf etti.
ÇKP 20. Ulusal Kongresi gelecek beş yıl için önemli politika düzenlemeleri yaptı. ÇKP yönetimi altında politikaların tutarlılığı ve sürekliliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) politikalarındaki yoğun partizanlıkla taban tabana zıttır. Çin ve ABD’deki yönetim anlayışlarının farkı nedir ve özellikle Küresel Güney ülkeleri olmak üzere dünyanın geri kalanı için anlamı nedir? Çin karakterli sosyalizm uluslararası sosyalist hareketi nasıl etkiliyor? İtalya’da yaşayan Amerikalı gazeteci Deborah Veneziale, bu konuları Global Times (GT) muhabiri Wang Wenmen ile tartışıyor.
GT: Makalenizde, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra ABD’nin dış stratejisinin arkasındaki itici gücün sadece komünizmin kontrol altına alınması değil, aynı zamanda sorgulanamaz ve sürekli askeri ve ekonomik egemenlik arayışı olduğuna işaret ettiniz. Bu tehlikeli dürtü dünyayı giderek büyük bir savaş tehdidine sürüklüyor. Kısa ve uzun vadede, ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisinin dünya için sonuçlarını nasıl görüyorsunuz?
Veneziale: Uzun vadede iyimserim ve yeni bir uluslararası düzenin ortaya çıkacağını düşünüyorum. ABD yönetici sınıfları birçok iç çelişkilerle karşı karşıya bulunuyor ve her şeyi kontrol edemiyor. Onların her şeye gücü yetmiyor. Planlayamadıkları şeyler oluyor.
Trump’ın başkanlığı ABD İmparatorluğu’nu birkaç hemen göze çarpmayan şekilde zayıflattı. ABD dışında birçok insan sonunda, ABD’nin iyi yönetilen medeni bir devlet ve toplum olduğu yanılsamasını yitirdi. ABD ikiyüzlülüğünü ve çok doğru bir şekilde çirkin ırkçı milliyetçiliğini gösterdi.
ABD’deki her iki siyasi partinin dış politikasının uyumlu hale gelmesiyle Çin’e karşı saldırılar yoğunlaştı. Askeri olarak ABD Taiwan’ı askeri çatışmayı kışkırtmak için bahane olarak kullanıyor. Ekonomik olarak yaptırımları sürdürüyorlar ve Çin’den ayrışıyorlar. ABD, birçok ülkeyi ABD’nin uyguladığı yaptırımlara katılmaya zorlamak adına şantaja başvuruyor, parasının egemenliğini ve askeri hâkimiyetini kullanıyor. Birçok ülke için tam ulusal egemenlik yoktur. ABD, dış politika aracı olarak yaptırımlara bağımlı hale geldi.
Kısa vadede (3-5 yıl), Cumhuriyetçilerin gelecek başkanlık seçimini kazanabileceğini düşünüyorum. Dış politika açısından Cumhuriyetçiler muhtemelen Rusya’ya baskılarını azaltabilir ve esasen Çin’e odaklanabilir.
Hangi partinin kazandığına bakmaksızın, Taiwan muhtemelen küresel jeopolitik sıcak nokta haline gelecektir. Henry Kissinger yakın zamanda ABD’nin Çin ile devam eden karşılıklı cepheleşmesinin tehlikeli sonuçları konusunda bir kez daha uyardı ve Biden yönetimine Çin’e yönelik politikasını tersine çevirme çağrısı yaptı. Ancak Kissinger ABD içindeki etkisini kaybetti ve mevcut diplomatik seçkinler tarafından alay konusu yapıldı.
Küresel Güney ülkeleri Rusya ve Çin’in ayrıştığı bir dünyada hayatta kalamaz. Birçok ülke gıda ve enerji ithalatında Rusya’ya ve son derece gelişmiş üretim kapasitesi açısından Çin’e bağımlı.
Uzun vadeye dönelim. Batı egemenliğine karşı çok taraflı uluslararası bir düzen ve bir Bileşik Cephe bir gereklilik halini aldı. Lula’nın Brezilya devlet başkanı seçilmesiyle, şu anda tam bir örgütsel yapı olmamasına rağmen genişletilmiş ‘’BRICS 2.0″, uluslararası ekonomik işbirliği için daha büyük bir platform olarak yenilenebilir. Shanghai İşbirliği Örgütü’ne, uluslararası güvenlik için açıkça ihtiyaç bulunuyor.
GT: Çin ve ABD’nin farklı yönetim anlayışlarının dünyanın geri kalanı için ne anlama geldiğini düşünüyorsunuz?
Veneziale: Bir Küresel Güney ülkesinin lideriyseniz, Batı’nın sözde demokratik sisteminin başarısız olduğunu zaten fark edebilirsiniz. Birçok solcu olmayan Küresel Güney siyasi ve ekonomik seçkini Batılı yönetim modeline inancını yavaş yavaş kaybediyor. İnsan hakları, ifade özgürlüğü, çevrenin korunması… kulağa iyi niyetli gibi gelen sözler açıkça Batı’da gerçekten saygı görmüyor, ancak Batı sisteminde silah haline geldiler. Bugün Çin, Küba ve diğerleri ABD yaptırımları, hukuku ve kuşatmasıyla karşı karşıya bulunuyor. Ancak yarın Türkiye, Hindistan veya Brezilya olabilir.
Çin yönetim modeli, Küresel Güney’e bir fırsat ve gerçek alternatif sunuyor. Çin çok yüksek seviyeli pratik yönetim gerektiren salgın önleme ve kontrolü, ekonomik kalkınma ve ulusal güvenliği dengeleme konusunda çık iyi iş çıkardı. Küresel Güney’deki ülkeler, Çin’in bütün bunların nasıl yaptığını öğrenmek için can atıyor.
GT:ÇKP Çin’in modernleşmesi kavramını ortaya koydu. Çin modernleşmesi ve Batı modernleşmesi arasında açık farklılıklar var. Çin’in modernleşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Çin’in modernleşmesi dünyanın kalkınma ve güvenlik açmazından çıkması için daha iyi bir seçim midir?
Veneziale: Her şeyden önce, Çince ‘’Çin Modernleşme Modeli’’ olarak doğru İngilizce çevirisinde ısrar ediyorum. ‘’Çin’in modernleşmesi’’ çevirisini kabul etmiyorum. İlk olarak Çin, Batı’nın tanımladığı gibi basitçe modernleşmeyi başarmaktan ziyade yeni bir modernleşme modeli sunuyor. Bu yüzden, tartışmamızın konusu, ‘’Çin’i’’ modernleşme için bir dönüştürücü olarak kullanmak değil ‘’Çin modeli’’ olmalıdır.
İkincisi Çin Modeli, diğer ülkelerin öğrenebileceği bir şeyken, ‘’Çin’in modernleşmesi’’ modernleşenlerin sadece Çinliler olduğunu ve diğer ırklar veya etnik gruplardan insanların Çinli olmadıkları için öğrenemeyeceklerini ima ediyor. Birçok örnekte, Batı’da ‘’Chinese (Çinli)’’ kelimesi ırkçı bir çağrışım ifade ediyor. Örneğin, birçok Batı medyası 'Communist Party of China' (Çin Komünist Partisi) ifadesini ‘’Chinese Communist Party’’ olarak çeviriyor, resmi çeviriyi bilmedikleri için değil, ancak ‘’Chinese (Çinli)’’ kelimesini ırkçı bir ifade olarak kullanarak izleyicilerinde ırkçı duyguları harekete geçirmeye çalıştıklarından.
Batı’nın tanımladığı gibi modernleşme modeli Güney ülkelerine bir seçenek sunmadı. Batı modernleşmesi vahşi yağmalama, sömürgeleştirme ve köle ticaretine dayanıyordu ve örneğin şimdiye kadar Batı, neoliberal ekonomik sistem aracılığıyla Afrika halkını yağmalamayı sürdürüyor.
Bu yüzden Afrika ülkeleri bugün modernleşmek istiyorsa Batı’nın yaptığı gibi diğer ülkeleri yağmalayabilir mi? Bu seçenek sadece ahlaksız değil, aynı zamanda artık mevcut değil. Batı modernleşmesi anlatısı dolaylı olarak, hepsi olmasa bile birçok Küresel Güney ülkelerinin modernleşemeyeceği sonucuna varmıştır.
Çin Modernleşme Modeli sosyalist bakış açısına göre ‘’modernleşme’’ kavramını yeniden tanımlıyor ve yaftayı kaldırıyor. Bu modernleşme modeli Çin nüfusunun tamamını kapsayan ve Çin nüfusuna faydası olan sürdürülebilir bir modernleşmedir. Sadece ekonomik kalkınmaya değil, aynı zamanda insanların manevi ve ahlaki gelişimine değer veriyor ve diğer ülkeleri veya doğayı yağmalamıyor.
Çin Modernleşme Modeli mekanik bir şekilde kopyalanamaz. Ancak diğerleri onun temel özelliklerinden öğrenebilir ve kendilerine özgü ihtiyaçları temelinde benimseyebilir.
GT: Son makalenizde 2022 yılına kadar sadece Çin’in sosyalizmi kurtarabileceğinin giderek daha netleştiğini söylediniz. Çin karakterli sosyalizm uluslararası sosyalist hareketi nasıl etkiler?
Veneziale: Çin dışında, birçok sol parti ve halk hareketleri Sovyetler Birliği’nin çökmesinden bu yana uzun süre yenilginin sıkıntısını çekti. Başta Latin Amerika olmak üzere önemli istisnalar vardı. Ancak bu genel gerileme ağır bir tarihi sorumluluk bıraktı. Ne yazık ki bazı ilerici güçler Çin ile ilişkilerini zayıflattı ve şimdi ciddi şekilde ülkeyi anlama eksikliği yaşıyorlar. Reform sürecinin ve ekonomide dışa açılmanın başlamasıyla Küresel Güney’de bazı sosyalistler merak etmeye başladı: Çin sosyalist yolundan ayrıldı mı? ÇKP Genel Sekreteri Xi Jinping’in on yıllık liderliği yavaş yavaş bu şüphelerin giderilmesine yardımcı oldu. Mutlak yoksulluğu yok ederek, kırsal canlanmayı destekleyerek, yolsuzluğa aman vermeyerek, sermayenin düzensiz gelişmesini düzenleyerek, eğitim eşitliğini savunarak, ekolojik çevreyi koruyarak ve diğer somut girişimlerle Çin, Küresel Güney’in sosyalist dünya olanaklarına ilişkin hayal gücünü geri kazanmasına olanak sağladı.
Çin karakterli sosyalizmin başarıları Küresel Güney’deki sosyalistlere, daha iyi bir toplum kurmanın mümkün olduğunu gösterdi. Bu daha iyi yerel çözümler ortaya koyması için yeni nesil sosyalist liderlere ilham verecek. Çin’in Küresel Güney’deki sosyalistlerle yeniden birleşmesi uzun vadeli bir süreç olacak ve şimdiden gelişmeye başladı.
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, bir seferinde Çinli gazetecilerle yaptığı röportajda Çin’in, Çin Komünist Partisi ve Mao Zedong ile Xi Jinping gibi liderler sayesinde büyüklüğünü kazandığını söylemişti. Bir devrim sadece siyasi olarak bilinçli bir siyasi parti liderliği altında başarılı olabilir ve devrimci liderler tarihin kıymetli bir hazinesidir. Siyasi partilerin ideolojik ilericiliği nasıl inşa edeceği ve sürdüreceği ve mükemmel liderlerin nasıl eğitileceği ve seçileceği, Küresel Güney’in Çin’den öğrenebileceği şeylerdir.