CGTN / Hafijur Rahman
Hükümetlere ve devlet kurumlarına kamunun güvensizliğinin artması dünya çapında yeni normal haline geldi. Kamu ile siyasi sistem arasındaki güven eksikliği, uzun zamandır siyasi sistemlerinin ve devlet sistemlerinin bütünlüğünü ve üstünlüğünü iddia etseler bile gelişmiş toplumlardakiler dâhil küresel çapta arttı. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ulusal hükümete güven 1958’de yüzde 73 iken 2021’de yüzde 24’e düştü. Batı Avrupa ülkeleri de 1970’lerden bu yana düzenli bir azalmaya tanık oldu.
İlerlemenin zorluklarını fark edememe, buna uygun yapısal düzenlemeleri başlatamama ve kamunun endişelerini giderememe devlet aygıtlarını vatandaşlar için işlevsiz engeller haline getirdi. Hükümetlerin Covid-19 salgınıyla mücadeledeki ve salgının tetiklediği ekonomik zorluklara yanıt vermekteki kötü performansı sürekli düşen kamu güvenini daha da azalttı. Dolayısıyla, çok az siyasi lider mevcut durumun gerektirdiği zor ama hayati kararları almak konusunda siyasi yetki ve meşruiyete sahip.
SİYASİ YETKİ VE MEŞRUİYET
Keskin bir karşıtlık oluşturan bir biçimde Edelman Trust Barometer’in son verilerine göre, Çin halkının hükümetin liderliğinden memnuniyeti yüzde 90’a çıktı. San Diego California Üniversitesi’nin yaptığı son bir araştırma hükümete desteğin en çok gençler arasında arttığını gösterdi. Çin hükümetinin salgına tepkisini Batı medyası “gaddar ve haşin” diye nitelerken, Çin vatandaşlarının sadece yüzde biri salgın sırasında hükümetle ilgili kuşkularız olduğunu belirtti.
Gelişmiş ülkelerin çoğunun hükümetleri çöken kamu güvenleri ile uğraşırken başında yüz yaşındaki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) olduğu Çin hükümeti nasıl kendi halkının güvenini sürdürebildi? Yanıt siyasi liderliğinin kalıcı ulusun zaman zaman karşılaştığı ortaya çıkan zorluklara siyasi aygıtlarını uydurabilme yeteneğinde yatıyor. Bugün özellikle Batı’dakiler olmak üzere birçok siyasi lider küçük bir ulus ölçeğinde eylem için bile nüfuslarını birleştirmek için Çin gibi dış tehditleri öne çıkarmak zorunda. Bunun aksine Çin siyasi liderliği Çinlilerin onlara duyduğu zor kazanılan ve sürekli siyasi meşruiyete güvenerek geniş ulusal çıkarlarla ilgili zor kararlar alabilir.
REFORM VE DIŞA AÇILMA
“İlk misyonu” konusunda daima kararlı olan ÇKP, 1949’da Çin halk Cumhuriyetinin kurulmasından bu yana yeniden keşfetme çabasını sürdürdü. Parti süreç içinde ilk olarak devrimci savaşan bir güçten 1949’da yönetici bir kuruma dönüştürdü. İkincisi 1978’de başlayan reform ve dışa açılma idi ve ülkenin katı kapalı ve planlı ekonomisini bugünkü hali olan kapitalist piyasa ekonomisine dönüştürdü. Bu dünya ekonomilerinin geriz kalanı ile sıkı biçimde bütünleşmiş bir ekonomidir. Çin’in devasa ekonomik gelişimini başarmasına yardım eden ikinci büyük keşifti. Dünya Bankası’na göre Çin’in kişi başına Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) 1978’den 2012’ye 40 kat arttı, bu Çin’i “tarihte büyük bir ekonominin en hızlı sürdürülebilir ekonomik büyümesi” yaptı. Ama kapitalizm doğası gereği eşitsizlik ve birlikte getirdiği birçok sorunla birlikte dizginsiz kapitalist güçler olmadan işleyemez, özellikle siyasi yomsuzluk ve çevrenin bozulması dâhil.
Bu yüzden, 1978’deki olağanüstü “reform ve dışa açılmadan” sonra on yıllar süren göz alıcı ekonomik başarılar birbiri ardı sıra gelen siyasi liderliğin statükodan hoşnut olmasına yol açmadı. Aksine siyasi liderlikler kendilerini ve devlet aygıtlarını “kapitalist başarının” yarattığı sorunlarla mücadele etmek ve daha dengeli ve disiplinli bir ekonomiyi başarmak için yeniden yarattılar. Bu büyük ölçüde Çin’in uzun hatalardan öğrenme ve değişen koşullara uyum geleneği sayesinde mümkün oldu.
ÇİN KARAKTERLİ SOSYALİZM
Xi Jinping 2012’de ÇKP Genel Sekreteri olduktan hemen sonra yolsuzluğun “şok edici” düzeylere ulaştığını ve eğer kontrol altına alınmazsa “parti ve ulusu mahvedeceği” uyarısında bulundu. 18. ÇKP Ulusal Kongresi siyasi yolsuzlukla mücadele için en saldırgan çabaların başlangıcı oldu ve savaş devam ediyor. 2017’den bu yana parti iki sorunu daha ciddi biçimde ele almaya başladı: ekonomik eşitsizlik ve çevrenin tahribi 2017. 19. ÇKP Ulusal Kongresi bu yeniden keşif atılımında çok önemli bir andı. O zaman, Çin sadece ekonomik büyümeye odaklanmaktan ayrılıp, ülkenin ekonomik başarısından herkesin adil bir pay almasını sağlamak için ekonomik “yeniden dağıtımı” mekanizması yoluyla “yaygın kalkınma” ve “ortak refah” peşinde koymak şeklinde, bir paradigma değişikliğini resmen ilan etti. Ülke 99 milyon kişiyi 8 yılda mutlak yoksulluktan kurtardı, bu Çin tarihinin tamamında bir ilk ve en dramatik hareketti.
Çin’in çevrenin tahribatına karşı mücadelesi 2017’deki 19. ÇKP Ulusal Kongresi’nden sonra özellikle hızlandı. Çin çeşitli çevre yasaları çıkardı ve çevrenin sürdürülebilirliğini iyileştirmek için bunların katı biçimde uygulanmasında sıkı bastırıyor. Çin rüzgâr ile güneş enerjisinde dünyanın en büyük üreticisi ve yenilenebilir enerji konusunda en büyük iç ve dış yatırımcı. Ulus 2030’dan önce karbon salımının azalmaya başlayacağı en üst noktaya çıkması ve 2060’tan önce karbon nötr hedeflerine ulaşmaya kararlı. Çin’in siyasi ve yönetişim sistemi Batı’nın anlattığı ve medyasında propagandası yapılanla taban tabana zıt. Yönetişim sisteminin bizzat hükümet sisteminin büyün hiyerarşisinde kendisi insanlarının nabzını ve zamanın duygularını okuyabileceği biçimde yereden titizlikle inceleme-ön görme-izleme ve yönetim mekanizmaları ile birlikte, “Çin karakterli sosyalizme” yönelmiş durumda.