Çin'in pandemiyi önleme ve kontrol tedbirlerini hafifletmesiyle birlikte dünya, Çin-ABD ilişkilerinde bir çözülme olup olmayacağını ve iki tarafın 2023'te normal iletişime yeniden başlayıp başlamayacağını merak ediyor. Çin-ABD ilişkilerinde yumuşama umutları, Devlet Başkanı Xi Jinping ile ABD Başkanı Joe Biden'ın 14 Kasım'da Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen G20 Zirvesi kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmenin ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yeni atanan Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang arasında bu ayın başlarında yapılan telefon görüşmelerinin ardından yükseldi.
Blinken 5-6 Şubat tarihlerinde Beijing'i ziyaret ederek ABD'nin en üst düzey yetkilisinin son dört yıldaki ilk ziyaretini gerçekleştirecek. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'ın da yakında Çin'e ziyarette bulunması bekleniyor.
Öte yandan, iki ülke arasındaki düşünsel zorlukların aşılması o kadar zor ki Çin-ABD ilişkilerinde yakın zamanda önemli bir iyileşme olacağını öngörmek aşırı iyimserlik olacaktır.
Biden yönetimi, 2020'de göreve gelmesinden bu yana, selefi Donald Trump'ın Çin'e karşı savunduğu rekabet stratejisini tersine çevirmedi, aksine güçlendirdi.
Amerika Birleşik Devletleri, tüm ulusal gücünü kullanarak, kıyasıya rekabet yoluyla rakiplerini alt etmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda ABD, Çin'i büyük bir rakip olarak damgalamış ve Çin'i her alanda kıyasıya bir rekabetin içine sürüklemiştir. Pentagon'un Ekim ayında yayınladığı Ulusal Güvenlik Raporu'na göre ABD askeri stratejisini Çin'i hedef alacak şekilde değiştirdi.
ABD, Çin'i yalnızlaştırmak için Çin'i Batı toplumuna, kurumlarına ve yaşam tarzına bir tehdit olarak göstererek uluslararası toplumda Çin karşıtı duyguları yaymıştır. Ayrıca Hint-Pasifik Refah Ekonomik Çerçevesi, AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD Savunma İttifakı) ve Quad (ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya arasındaki güvenlik ortaklığı) gibi Çin karşıtı yeni ittifaklar kurmuştur. ABD, Çin'i küresel tedarik zincirlerinin dışına itmek ve ekonomik ve yüksek teknoloji gelişimini kontrol etmek için müttefiklerini ve ortaklarını yönlendirdi.
2018'den bu yana ABD'nin Çin'e karşı izlediği entrikalar ve strateji Çin-ABD arasındaki karşılıklı güveni zedelemiştir. ABD Temsilciler Meclisi eski Başkanı Nancy Pelosi'nin Ağustos ayında Taiwan'a yaptığı ziyaretin ardından ikili ilişkiler çöküşün eşiğine geldi.
Bugünkü krizin kökeninde karşılıklı güvenin ve stratejik ortak çıkarların azalması yatmaktadır.
Yanlış anlamalar ve kültürel etkileşim eksikliği kuşkuya neden oluyor. Batı, uluslararası politikanın kazananı olmayan bir güç oyunu olduğuna inanmakta ve Çin'in barışçıl kalkınma felsefesine kuşkuyla bakmaktadır. Böyle bir zihniyet ABD'yi Çin'e karşı yeni bir Soğuk Savaş başlatmaya itiyor.
Üstelik ABD, kendi siyasi kurumları ve değerleriyle, ABD düşünce tarzına bağlı kurumların başarısından kabul etmede gereğinden fazla gurur duymaktadır.
Bugünkü soğuk Çin-ABD ilişkilerinin kökeninde uluslararası düzen ve çıkarlar konusundaki anlaşmazlıktan ziyade siyasi düşüncelerdeki farklılık yatmaktadır. Ve iki ülke, çıkmazın nasıl aşılacağını ve normal ikili ilişkilerin nasıl canlandırılacağını bulmak için birbirleriyle samimi bir şekilde iletişim kurmalıdır.
Çin-ABD ilişkilerindeki kısır döngü ancak Washington'un üstünlük duygusundan vazgeçmesi ve ABD dışındaki değerleri ve kalkınma modellerini anlayıp bunlara saygı duyması halinde sona erecektir.
WASHINGTON'DA HÜKÜM SÜREN ÇİN KARŞITI SERT TUTUM
Ancak Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde misafir araştırmacı olarak görev yapan Alan W. Wolff'a göre Çin-ABD anlaşmazlıklarının tırmanma riski devam edecek. Birincisi, Biden yönetimi Çin-ABD ilişkilerini geliştirmek istese bile, tıpkı ABD Kongresi'nde yeniden canlanan McCarthycilik gibi, Washington'da hüküm süren Çin karşıtı sert tutum nedeniyle Çin de karşılık vermeye mecbur bırakılacak.
Kasım ayındaki ara seçimlerde Temsilciler Meclisi'nin kontrolünü kaybeden Demokrat Parti, iç politikadaki hedeflerini gerçekleştirmekte zorlanacaktır. Dolayısıyla Biden yönetiminin 2024 başkanlık seçimlerinde zaferi garantilemek için diplomatik başarılar elde etmeye daha fazla önem vermesi muhtemeldir. Ancak bunun sağlanabilmesi için Beyaz Saray'ın Çin ile temaslarını arttırması gerekmektedir.
Başkan Xi ve Biden arasında Bali'de gerçekleşen görüşmenin ardından ikili iletişim kanalları yeniden açıldı. Ancak Çin karşıtı söylem, ABD iç siyasetinin kutuplaştığı bir dönemde, ara seçimlerde daha fazla oy almak için siyasi bir araç olarak kullanıldı – bu taktik her iki parti tarafından da kullanıldı. Daha da kötüsü, Cumhuriyetçilerin liderliğindeki Temsilciler Meclisi kısa bir süre önce Çin ile stratejik rekabet konusunda bir özel komite kurulması yönünde oy kullandı.
WASHINGHTON'UN ÇİN İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEK İÇİN SINIRLI SEÇENEKLERİ VAR
İkincisi, Washington'un Çin ile ilişkileri geliştirmek için sınırlı seçenekleri bulunmaktadır. ABD'nin havuç ve sopa siyasetini kullanarak inşa ettiği Çin karşıtı ittifaklar dayanıksızdır. Pek çok ülke ABD'nin politikalarına sadece sözde destek verirken, bir yandan da kararsız bir şekilde kenarda beklemektedir.
ABD, hegemonyasının zayıflaması gibi ciddi bir sorunla karşı karşıyadır. Rusya-Ukrayna çatışmasının ardından yaşanan enerji krizi ve ABD Enflasyon Oranlarını Kontrol Yasası nedeniyle ABD ile Avrupalı müttefikleri arasında gerginlik yaşanmıştır. ABD'nin Orta Doğu'daki etkisi de azalırken, Hindistan, ABD'nin 'Hint-Pasifik stratejisine' çok az ilgi göstermiş ve Washington'un itirazlarına rağmen Rus petrolü ithal etmeye başlamıştır. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği Çin ile yakın ekonomik bağlarını sürdürürken, Latin Amerika'da solun 2022'deki yükselişi Washington'a bir tokat niteliğindedir.
Buna ek olarak, Washington'un Çin ile ilişkilerini geliştirme sinyalleri vermesi, Çin karşıtı klikleri pasif hale getirecek ve Washington'u bu tür ittifaklara ihtiyaç duyup duymadığını muhasebe etmeye sevk edecektir.
ABD, TAİWAN ADASIYLA İLGİLİ MESELELERDE BEİJİNG'İN KIRMIZI ÇİZGİSİNİ ZORLUYOR
Taiwan meselesi Çin-ABD sürtüşmelerinde ön plana çıkmıştır ve Çin'e karşı yüksek gümrük vergileri, ticari yaptırımlar, tedarik zinciri kesintileri, teknoloji engelleme ve medya savaşından tatmin edici sonuçlar alamazsa ABD'nin oynadığı son ama en feci kart haline gelebilir.
Washington, Çin'i kuşatma konusundaki önemli aracını kaybetmek istemediği için Çin'in Taiwan adasıyla ilgili meselelere daha sık müdahale ederek Beijing'in kırmızı çizgisini zorluyor. Aslında Biden yönetimi, tek Çin ilkesinin içini boşaltmak için mümkün olan her yolu denerken Taiwan konusunda stratejik muğlaklığını korudu. Böylesine çelişkili bir anlatı, Çin-ABD ilişkilerini iyileştirme imkanını daraltmıştır.
Lakin bu Çin-ABD ilişkilerinin felakete sürükleneceği anlamına gelmiyor.
Çin ve ABD, iki ülkenin ayrışmanın sonuçlarına katlanamayacağı konusunda hemfikir olmaya devam ediyor. Bu nedenle yanlış hesaplamalardan kaçınmak ve çatışmaları yönetmek için iletişimi sürdürmeye istekli olduklarını söylüyorlar.
Çin, Çin Komünist Partisi'nin 20. Ulusal Kongresi'ni gerçekleştirirken, ABD'de 2022 ara seçimleri yapıldı. Bununla birlikte, iki cumhurbaşkanı arasındaki görüşme, iki ülke arasındaki iletişimi arttırmak için bir fırsat penceresi açmıştır. İkili ilişkileri geliştirmek ve işbirliğini sürdürmek için birlikte çalışabilirlerse, bu sadece iki ülkedeki insanlara değil tüm dünyaya fayda sağlayacaktır.