Haber: Mehmet Kıvanç
Türkiye’nin ve dünyanın zorlu bir dönemeçten geçtiğini belirten Emeritus Prof. Dr. Murat Türkeş, gıda ve iklim krizlerinin üstesinden gelmek için “dünyayı yeniden yorumlamamız gerekiyor” diyor. Özellikle önümüzdeki birkaç yılda büyük kentlerdeki yoksul kesimlerin akut gıda yetersizliği ile karşılaşabileceği uyarısını yapan Türkeş, “Hazıra dağ dayanmıyor. Üretici güçlerin içinde olmamız lazım. Türkiye’de insanlar yüzde 90’a yakın kentlerde yaşıyor. Üretmiyor. Peki, nasıl karnımızı doyuracağız?” diye sordu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, gıda krizinin derinleştiğine dikkat çekerek '2022'de çok sayıda kıtlık ilan edilme riski var ve 2023 daha da kötü olabilir.” dedi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol ise enerji krizi nedeniyle 'Bazı ülke ve şirketler krizi fırsat bilip fosil yatırımları artırma planı yapıyor' uyarısı yaptı. İklim ve gıda krizlerinin jeopolitik krizlerle değiştiği bir ortamda bulunduğumuzu belirten Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Üyesi Emeritus Profesör Dr. Murat Türkeş, şu değerlendirmede bulundu:
“2019’dan beri dünya ölçeğinde iklim değişikliği, şiddetli hava olayları, dünyanın çeşitli yerlerinde gıda güvenliğinin bozulması, Covid-19 pandemisi bunları birlikte konuşuyorduk. Jeopolitik bir kırılmayı, hem Covid-19’un neden olduğu sorunlar; enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi, lojistiğin aksaması pek sorun oldu.”
CRI Türk’te Mehmet Kıvanç’ın hazırlayıp sunduğu Manşet programına katılan Türkeş, Rusya-Ukrayna krizinin patlak vermesiyle ortaya çıkan durumu; “2007-2008 gıda ve enerji krizinin birlikte neden olduğu küresel bunalıma çok benzer” diyerek tarif etti. Türkeş, “Enerji ve gıda krizi kapitalizmin doğasında bulunan ekonomik krizlerle bütünleşince işler gerçekten karmaşık oldu.” sözleriyle içinde bulunduğumuz krizin büyüklüğüne işaret etti.
“İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE ERTELENDİ”
2021 Kasım ayında toplanan Glasgow zirvesinin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında beklentileri karşılamadığını anımsatan Türkeş, “İklim değişikliği ile mücadele ve gıda güvenliği açısından enerji krizinin de etkisinin de zaman içinde belli bir dengeye ulaşması gerekiyor ki biz yeniden iklim değişikliği mücadelesini düşünelim” dedi.
Rusya-Ukrayna krizi, enflasyon, enerji fiyatları, üretici ve tüketici gıda fiyat endekslerindeki artışların dengeye gelmesi gerektiğini vurgulayan Türkeş, bu tür bunalımların beş altı yıl sürebileceğini ifade etti.
İklim değişikliğine ile mücadelede zaten çok geç kalındığını belirten Türkeş, “Zamana oynanıyor” eleştirisini getirdi. Enerji krizinin derinleşmesiyle kömür başta olmak üzere yeniden fosil yakıtlara yönelik yatırım planları yapılmasını da değerlendiren Türkeş, “Belki kısmen bazı ülkelerde enerji güvenliği için küçük dönüşler olabileceğini” belirtti.
“DÜNYAYI YENİDEN YORUMLAMAMIZ GEREK”
2025’e kadar zorlu günlerin bizi beklediğini düşünen Prof. Dr. Murat Türkeş gıda güvenliğini sağlayabilmek için dünyayı yeniden yorumlamak gerektiğini belirtti. Peki, bu nasıl olacak? Yeniden köye dönüş bir çözüm müdür?
“Covid-19 pandemisi biraz teşvik etti bunu” diyen Türkeş’e göre, köye dönüş şu anda kenti orta ve üst sınıfın daha rahat yaşamak için gündemine aldığı bir seçenek. Yoksullar için ise şu an böyle bir gündem yok. Türkeş, şu uyarıda bulunuyor:
“Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de yeni bir denge kurulacak. En önemlisi gıda güvenliğimiz bozulacak. İnsanların yeterli gıdaya ulaşma sıkıntısı başlayacak. Bütün bunların bir günde dengeye ulaşması mümkün değil. Mutlaka zarar gören toplumlar, ülkeler olacak. Yoksulların, orta sınıfların, büyük kentlerde varoşlardaki insanların birkaç yıl ciddi akut gıda yetersizliği ile de karşılaşabileceğini söylemek mümkün.”
“İklim değişikliği mücadelesi zorlaştı, ötelendi.” diyen Türkeş, yakın geleceğe ilişkin yapılan iklim tahminlerine de değindi:
“Birçok çalışma var. Dünya Meteoroloji Örgütü, İngiltere Meteoroloji Teşkilatı’nın önümüzdeki beş altı yıl içinde yeni bir küresel sıcaklık rekorunun kırılabileceği ve uzun soluklu olmasa bile önümüzdeki 1,5 santigrat derece küresel ısınmanın aşılabileceğine ilişkin pek çok özel özel model çalışması da söz konusu.”
“ÇED RAPORLARI BİLİMSEL HAZIRLANMIYOR”
Siyanür sızıntısı nedeniyle Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan altın madeni işletmesinin faaliyeti durdurulmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Murat Türkeş, ÇED raporlarının bilimsel hazırlanmamasına dikkat çekti:
“Türkiye’de Çevresel Etki Değerlendirme Raporları (ÇED) ne yazık ki bilimsel, adil, doğru, hakkaniyetli hazırlanmıyor. Kamu yüzde yüz orada yazanların şirketler tarafından uygulanacağını düşünerek ÇED’lere yaklaşıyor. Çanakkale yöresindeki Biga yarımadasındaki altın gümüş madenlerine karşı verilen mücadelesinde ne yazık ki bizim anlattıklarımız gerçekleşiyor. Çok az firma iş ahlakına uyma eğilimi içerinde. Bakanlığa sunulan ÇED’lerin büyük bölümü kabul ediliyor. Ondan sonra halkla firmalar karşı karşıya geliyor. Bir yandan yaşadığımız sorunlar var, yoksulluk var ama uluslararası sermayenin yerli sermaye ile birlikte artırmak istedikleri sermayeleri var. Bu açıdan Türkiye’yi bir cennet bahçesi olarak görüyorlar. Her istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar. Çanakkale’deki mücadele Türkiye’ye örnek oldu ama aynı zamanda Erzincan’daki pek çok olay da bütün o alındığı söylenen eylemlere rağmen atıkların sızabileceğini çok açıkça gösteriyor. Dolayısıyla artık ilkel yöntemlerle Türkiye’nin hiçbir yöresinde siyanürlü, zehirli altın, gümüş, nikel madeninin açılması 2022 yılında Türkiye’ye yakışmıyor.”