14. BRICS Zirvesi’nin Çin’in sahipliğinde yapıldığını hatırlatan Kerem Gökten’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Küresel kapitalizm 2008’den bu yana bir tülü toparlanamadı. 2019 sonunda olumlu işaretler belirmişti. Ancak bu olumlu işaretler önce pandemi ardından tam pandemi koşullarından sıyrılırken Rusya-Ukrayna savaşı ile gölgelendi. Kapitalizmin içsel krizlerine dışsal şoklar eklenmiş oldu. 2022 yılında toparlanmayı değil, küresel enflasyon ve küresel durgunluğu konuşuyoruz. Yaşamsal öneme sahip olan iklim kiriz ile ilgili mücadelede darbe almış görünüyor.
Şartlar böyleyken BRICS üye ülkeleri Çin ev sahiplinde video konferans yöntemiyle bir araya geldiler. Bu Zirve, BRICS ülkeler grubu ve Batı ülkeleri ile arasındaki mesafenin görece fazla olduğu bir döneme denk geldi.
“BRICS PLUS KONUSU GÜNDEME TAŞINMIŞ DURUMDA”
BRICS büyük ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiriyor. Bu gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı dinamik, iktisadi yapıya ve büyüme performansına sahipler. BRICS ülkelerinden 4’ü dünyanın en büyük 20 ekonomisinin içinde. Dünya nüfusun yüzde 40’ını oluşturuyorlar. Ancak dünya milli gelirinin yaklaşık yüzde 25’ni üretebiliyorlar. Yani sahip oldukları demografik ağırlığa iktisadi ağırlıkları henüz eşlik etmiyor.
BRICS ülkeleri arasındaki yapısal ve çıkar farklılıklarına ayrıca bölgesel ve tipik ilişkilerine rağmen bir araya gelebilen dinamik ekonomiler. Yeni kalkınma bankası girişimi, koşullu ihtiyat fonu oluşturması, Rusya’nın dışında bırakılmakta olduğu SWIFT’e alternatif bir ödeme sitemi geliştirme, ortak para tartışmaları… Bunlar kıymetli ve önümüzdeki dönemde ağırlığını sürdürebilecek tartışmalar. Bu ülkeler grubu esasen yakın zaman kadar genişlemeye mesafeliydiler. Fakat mayıs ayında yapılan Dışişleri Bakanları toplantısı bu konuda bir fikir değişikliğinin olduğunu bize gösteriyor. ‘BRICS+ (plus)’ konusu gündeme taşınmış durumda. Önümüzdeki zirvelerde bu konu ile ilgili gelişmeleri bekleyebiliriz.
Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 14. BRICS Zirvesi’nde son 8-9 yıldır Çin’in değişik tonlarda ifade ettiği küresel çok taraflılık ve çok kutupluluğun inşası siyasetiyle tutarlı bir konuşma yaptı. Kendi ifadeleriyle, ‘Dünya nereye gidecek? Barış mı, savaş mı? Gelişme mi, gerilim mi? Açıklık mı, kapalılık mı? İş birliği mi, çatışma mı?’ sorularını dünya kamuoyunun gündemine sundu. ‘Çünkü bunlar önümüzdeki çağın sorunlarıdır ve sorularıdır.’ eklemesini yaptı.
XI’DEN İLERLEMECİ TARİH VURGUSU
Xi’nin konuşmasında ilerlemeci tarih anlayışından ciddi ölçüde buna inancını sürdürdüğünü ve vurgu yaptığını görüyoruz. ‘Tarihin uzun nehri çalkantılı olabilir, durgunluklar olabilir ama hep ileriye doğru akar.’ dedi. Yani burada tarihsel gelişim yasalarını bir komünist parti önderinden bekleyebileceğimiz o vurguyu gördük. ‘Geçici konjonktürel meselelerle kafa karışıklığı yaratılmamalı, risklerin üzerine gidilmeli.’ ifadelerini kullandı. Xi, tarihte acı izleri olan hegomonyacılık, cephe çatışması ve blok siyaseti gibi yönelimlerin dünyaya barış getirmeyeceğini, savaşa ve çatışmaya yol açacağını da anımsattı.
Batı özellikle Asya Pasifik’te Hint Pasifik’te ittifak ilişkilerini canlandırmaya çalışıyor. Ancak BRICS liderlerinin buna vereceği mesajlar da önemli. Xi Jinping’i destekler ve bütünler bir şekilde, çok taraflılığa dayalı devletler düzenine yönelik taleplerini ortak gelişmeye güçlü yönlerini yapmak durumundalar. Korumacılık rüzgârına karşı ticareti savunmaları ekolojik duyarlılıklarını artırmaları mümkün. Yani bu ülkelerin mevcut liberal uluslararası düzene meydan okumadıklarını ancak yeni reforme edilmiş daha demokratik bir uluslararası devletler sistemi istediklerini, küresel düzene hâkim olan değişim arzusuna tercüman olduklarına söylememiz gerekiyor.”