China Daily / Adrian Ho
Çin, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insanların terörist saldırılar korkusu olmadan barış ve uyum içinde yaşamasını sağlamak için eğitim sistemini düzeltme ve güvenliği sıkılaştırma dâhil olmak üzere önleyici önlemler aldı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve bazı Avrupa ülkelerin de aralarında bulunduğu Batılı ülkeler de terörist saldırıların hedefi haline geldiler. Ve Çin gibi onlar da bu tehditle mücadele etmek için önleyici önlemlere başvurdu.
Her ülkenin önceliği terörist tehditleri ortadan kaldırmaktır. Ancak Batılı ülkeler önleyici önlemler aldıklarında onlar ulusal güvenlik önlemleri görülüyor ve Çin ise benzer önlemleri aldığında “soykırım” eylemi olarak düşünülüyor. Tüm dünya dini aşırılık ve terörizmin sona erdirilmesi çağrısında bulunurken, Batı bunu yapan bir ülkeyi ayırıyor ve kınıyor. İkiyüzlülüğün seviyesi gerçekten akıllara durgunluk veriyor.
Bu tür iddiaların en fazla sesi çıkan savunucuları arasında yer alan ABD, Kanada ve Birleşik Krallık Çin’in eylemlerini soykırım anlamına geldiğini öne sürüyor. Ancak ne kadar girişimde bulunurlarsa bulunsunlar gerçek her zaman üstün gelecektir. Batı dünyası insan hakları endişelerini artırarak ve soykırım söylemini abartarak, Xinjiang’ın istikrarını, uyumunu ve gelişmesini tehlikeye atabileceğine inanıyor. Ancak Xinjiang’ı şeytanlaştırma girişimleri beyhude olduğunu kanıtladı ve öyle olmaya da devam edecek. Bu tür menfur eylemler Batı’nın gerekçelerinin altında yatan sebepleri ortaya çıkarmaya hizmet ediyor. Xinjiang’da, Uygur nüfusu sürekli olarak artıyor.
133 ÖNEMLİ KÜLTÜR MİRASI SİTESİNE DEVLET KORUMASI SAĞLANDI
Resmi istatistiklere göre, Xinjiang’ın nüfusu Uygur nüfusunun 3,6 milyondan 11,62 milyona çıkmasıyla, 1953 yılından 2020 yılına kadar önemli ölçüde arttı. Ayrıca Xinjiang’da sağlık hizmetleri tesislerindeki iyileşmeler ölüm oranında önemli düşüşe yol açtı. Bölgede ortalama yaşam beklentisi 1949 yılında 30 iken 2019 yılında 74,7’ye yükseldi. Bölgede tam yoksulluk ortadan kalkarken, kırsal ve kentsel kesimlerde yaşayanların kişi başına harcanabilir geliri 1978’den 2020 yılına kadar 100 kattan fazla arttı.
Xinjiang aynı zamanda, tüm eğitim seviyelerini kapsayan eğitim sistemi kurmak, en uzak kesimlere kadar sağlık hizmetlerini götürmek ve bütün etnik grupların eşit fırsatlarda iş aramalarını sağlamak dâhil olmak üzere sakinlerinin refahını iyileştirmek amacıyla çok katmanlı sosyal güvenlik programı uyguladı. Yetkililer ayrıca bütün etnik azınlıkların kültürlerini korumak için önlemler aldı. Xinjiang’daki bütün etnik grupların soyut kültürel miras ögeleri ulusal ve bölgesel listelere dâhil edilirken, 133 önemli kültür mirası sitesine devlet koruması sağlandı.
Bundan başka dini özgürlükler bütün bölgede koruma altındadır. Örneğin, her 530 Müslümana bir cami olmak üzere Xinjiang’da 24 bin 400 cami vardır. Aslında Xinjiang’da, ABD, Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa’da bulunan camilerin toplamının iki katından daha fazla cami vardır. Eşit biçimde bölgenin emniyeti ve güvenliği de önemlidir. İnsanların yaşamları ve mülkleri layıkıyla korunmaktadır, Xinjiang’daki bütün etnik gruplara kendilerinin ve çocuklarının daha iyi yaşamasını barışçıl biçimde sürdürmelerine izin verilmektedir.
BATI’NIN BAŞARISIZ ARAYIŞI
Xinjiang bölgesel hükümetinin sistemi ve farklı etnik gruplar arasındaki barışçıl ilişkileri son yıllarda hızlı ekonomik başarıya olanak sağlamıştır. Çin’in etnik barışı ilerletme politikaları eşitliği ve dini özgürlüğü garanti etmeyi kapsıyor ve dinci aşırılığa karşı sert bir tutum takınıyor. Batı’nın soykırım suçlamaları bölgenin ekonomik kalkınmasıyla ters düşmektedir. Bu suçlamalar Çin’in dikkatini Xinjiang’ın gelişmesinden başka yöne çökmek ve terörizmle mücadele politikasını gevşetmek için bir taktik olabilir. Eski bir atasözü, ayakkabıların uygun olup olmadığını öğrenmek için giyen kişiye sorun der. Xinjiang sakinleri, bölgedeki insan hakları durumu konusunda diğer herkesten çok daha fazla bilgilidir. Xinjiang’da kırsal kesimde büyüyen ve şimdi Xinjiang Normal Üniversitesinde Doçent olan Nurzahat Habibul, “Başarılarım, hükümetin yıllardır sağladığı öğrenme fırsatlarından, bilimsel araştırma platformlarından ve politika desteğinden ayrılamaz.” dedi.
Son yıllarda Xinjiang’ı 100’den fazla ülke ve kuruluştan 2 binden fazla hükümet yetkilisi, dini personel ve gazeteci ziyaret etti ve Xinjiang’da barışçıl ve uyum ortamının nasıl istikrarlı şekilde geliştiğini kendileri gördüler. Çin’deki Meksika Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Victor Cadena, Xinjiang’ın, “bir refah bölgesi, insanların haklarına ve hukukun üstünlüğüne sahip olduğu bir yer olduğunu” söyledi. Batı’nın bütün düzmece iddiaları bu tür reddedilemez gerçekler tarafından çürütülüyor. Yıllardır Batı medyasında Xinjiang’da insan hakları ihlalleri iddiaları yer alıyor, ancak bunların hiçbiri gerçekler tarafından doğrulanmadı. Batı medyası Çin’e karşı düzmece suçlamalar yönelttiğini kabul etmek yerine, insanlara Çin’in kasten gerçekleri gizlediğini ve uyum görüntüsü verdiği inancını aşılamaya çalıştı.
Batı’nın Xinjiang’da soykırım, zorla çalıştırma ve toplama kampları ile diğer insan hakları ihlallerine kanıt bulma yönündeki başarısız arayışı, Irak’ta kitle imha silahları araştırmasını akla getiriyor.
Batı gerçekten gerçeği mi araştırıyor? Yoksa daha çok onu icat etmekle mi uğraşıyor?