China Daily / David Morris
Avustralya farklı bir karaktere, kapsayıcı bir tona ve yeni bir siyaset gündemine sahip yeni bir İşçi Partisi hükümetine sahip. Avustralya göz ardı edilen bölgesel politikasını yeniden inşa edecek ve bölgesel barış ile iş birliğine daha çok boyutlu bir yaklaşım gösterecek. Önceki hükümetin “Trumpçı” ulusal güvenliği aşırı siyasileştirmesi Avustralya halkı tarafından kapsamlı bir biçimde reddedildi. Bu nedenle hükümetin değişmesi, Çin de isterse, Avustralya-Çin ilişkisini yeniden dengelemek için nadir bir fırsat sunuyor.
Yeni Başbakan Anthony Albanese, kamu hizmetinde geçen bir ömürde pratik sonuçlar almak için rakipleriyle çalışma konusunda benzersiz bir yetenek göstermiş ve ulusal çıkarlara amansız bir şekilde odaklanan önemli bir lider. Bir dizi değişen zayıf liderin son on yılın büyük kısmında kullandığı beğenilmeyen bölücü taktikleri bir kenara bırakacaktır. Diğer hükümetler bu kişiyi değerlendirmede ve neyi amaçladığını anlama konusunda biraz zorluk çekecek. Aynı şey Albanese’in yetenekli, modern Avustralya’nın yüzünü, değerlerini ve dünyada yapıcı bir rol oynama gücünü temsil eden Dışişleri Bakanı Penny Wong için de geçerli.
İŞÇİ PARTİSİ ULUSLARARASI SİSTEME KATKIDA BULUNMAK İSTİYOR
Albanese “siyaseti daha iyi yapmak” istediğini söyledi. Siyasetin bölünme çatışma aramaktan çok insanlarla çalışma gücü göstermek olduğuna inanıyor. Yıkmaktan çok yapmak isteyecek düşünceli bir lider. Artık daha fazla düşüncesiz “savaş” sözü ve önceki hükümetin markası olan savaş çığırtkanlığı görmemeyi bekleyebiliriz. Doğal olarak, bazı şeyler aynı kalacak. Avustralya siyasetinin iki kanadı da Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) pasifikte dengeleyici olarak bulunması politikasının devam etmesine bağlı. Bu sıradan bir şey. Şaşırtıcı olan, Vietnam’dan Irak’a başarısız savaşlarda bu ülkeyi sorgusuz sualsiz takip ederek ABD’nin onayını alma ihtiyacını hisseden bazı Avustralyalı politikacıların sergilediği güven eksikliği.
İşçi Partisi ABD’nin aşırı yayılmış maceracılığını asla desteklemedi ve haklı çıktı. Yine de İşçi Partisi, herhangi bir gelecek tehdidi caydırmak için egemen ve kararlı bir ortak olarak ABD ittifakına bağlı. Bu bakımdan, Avustralya daha çok diğer ABD müttefikleri gibi ve daha az “şerif yardımcısı” gibi davranacaktır. Albanese dünyaya Avustralya’nın gözleriyle bakıyor. Tıpkı idolü (2. Dünya Savaşı sırasındaki Avustralya’nın İşçi Partili başbakanı) John Curtin gibi Albanese’in her şartta, uzaktaki başkentlerde ne düşünülürse düşünülsün, Avustralya’nın çıkarlarını birinci sıraya koyacağına güvenilebilir. Bu komşu ülkelerin saygı göstereceği bir güçlülük işaretidir. Dahası, İşçi Partisi bölgesel güvenliğin diğer eksenlerine de yatırım yapacak ve sadece uzak dostlara dayanmayacaktır. İşçi Partisi, Pasifik Adaları’ndan Asya’ya ve ötesine uzanan geniş bölgeyle yakın ilişkilere derinden bağlıdır.
İşçi Partisi aynı zamanda Birleşmiş Milletler (BM) ona bağlı kurumlarda somutlaşan kural temelli uluslararası sisteme katkıda bulunmak ve güçlendirmek için bağlayıcı bir tutkuya sahip. Yeni hükümetin komşularıyla ortaklık içinde, bu hedefleri ilerletecek hesaplı ve orantılı bir dil kullanarak, bölgesel ve küresel iş birliği güçlendirmeye yönelik önemli çalışmaya yeniden dâhil olacağını bekleyebiliriz. Avustralya şimdi muhtemelen ulusal güvenliği son zamanlardaki siyasileştirmesine son vereceği için, bölgedeki ülkeler için Avustralya’nın dünyadaki rolünü ve kendi çıkarları için attığı adımları anlamak daha kolay olacak.
YENİ HÜKÜMET ORTAKLIKLAR KURMA KONUSUNDA DAHA ETKİLİ OLACAK
Avustralya-Çin ilişkileri her iki tarafın da buna katkıda bulunan hareketleri ile son yıllarda kötüleşti. Her ikisi de şimdi yeniden başlayabilir. Avustralya önceki hükümetin kışkırtıcı dilini kullanmaya son verirken, Çin ekonomik yaptırımları kaldırmalıdır. Eğer Çin’in ekonomik önlemleri Scott Morrison hükümetinin Avustralya’yı eşitlerinden ayıran abartılı iddialarına bir tepki ise, bu önlemlerin nedeni şimdi ortadan kalktı. Avustralya ile Çin arasında bir ticaret anlaşması var ve ikisi de Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık anlaşmasının tarafı. Karşılıklı olarak tamamlayıcı bir ekonomiye sahipler ve her ikisi de tedarik zincirleri Covid-19 sonrası dönemde çeşitlense ve dönüşse de ekonomik iş birliğinden kazanç sağlayabilirler.
Önemli potansiyel ortak temel alanları var. Bunlardan en önemlisi Çin ve Avustralya aynı şekilde tehdit eden iklim değişikliği sorunudur. Yeni Avustralya hükümeti sonunda iklim değişikliği ile mücadele sözü verdi. Böyle bir şey, Çin ve Avustralya yeşil bir dönüşüm geçirmesi gereken küresel tedarik zincirleri söz konusu olduğunda birbirlerine oldukça karşılıklı olarak bağımlı olduğu için iş birliğini gerektirecek.
Avustralya ile Çin ayrıca derin ve bağlayıcı halktan halka ilişkilere sahip ve salgından çıkarken normal iş seyahatlerine, geziye, turizme uluslararası eğitime ve bilimsel ilişkilere dönmek istediğimiz için bu her iki ülkenin de çıkarına. Avustralya’da ilişki kurmanın sabır ve anlayış gerektirdiğini ve son zamanlarda olduğu gibi düşmanlaştırılmaması ve bozulmaması gerektiğini bilen büyük bir Çinli Avustralya nüfusu var. Oldukça büyük ölçüde farklı siyasi sistemlerimiz nedeniyle zaman zaman yanlış anlamalar olacaktır, ama siyasi anlaşmazlıkların sıkıntılarını iki ülkenin sıradan insanları çekmemelidir. Yeni Avustralya hükümeti, söylemden çok pratik iş birliğine ve çok boyutlu, orantılı yaklaşımlara odaklanacağı için muhtemelen Asya ve Pasifik’teki komşuları ile ortaklıklar kurma konusunda çok daha etkili olacak.
Eğer böyle olursa, Avustralya bölgedeki eski “kendi sıkletinin üstünde dövüşebilme” statüsünü yeniden kazanacaktır. Bu Çin’in, barış ve sürdürülebilir kalkınmaya kendi bağlılığını ortaya koymak için çalışmak istediği bir ülke olacaktır. Bu yılın uzun yıllar önce bir İşçi Partisi hükümetinin mümkün kıldığı, Avustralya-Çin diplomatik ilişkilerinin kuruluşunun 50. yıl dönümü olması, dünyaya farklı siyasi sistemlere sahip ülkelerin bile ortak çıkarları için birlikte çalışabileceklerini göstermek konusunda olgun bir yeniden değerlendirme için bir fırsattır.