Rusya lideri Vladimir Putin, Kuzey Akım hatlarına ilişkin şöyle dedi: “Akıbetine Rusya ve Avrupa Birliği (AB) karar vermeli. Kuzey Akım 2 üzerinden doğal gaz sağlamaya hazırız. Top şimdi AB’de”. Putin, Türkiye'de büyük bir gaz merkezi oluşturabileceklerini de söyledi.
Putin’in açıklaması, Avrupa’nın içine düştüğü enerji darboğazını gördüğünü ve bu önerisiyle Avrupa’nın önüne bir seçenek koyup, onun Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) bir ölçüde de olsa bağımsız davranabilmesine zemin yaratmak istediğini gösteriyor. Putin ayrıca, Avrupa kamuoyunda ABD’ye karşı yükselen, Ukrayna’nın tutumunu da eleştiren görüşleri cesaretlendiriyor bu sözleriyle. Avrupalıların Putin’e nasıl bir yanıt vereceklerini, ABD’nin hangi karşı hamleleri yapacağını, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Rusya’nın hem enerji konusunda hem de cephede attığı adımlar, bu ülkenin, ABD’nin ve Avrupa’nın sandığından daha dirençli olduğunu kanıtlıyor.
ABD ve AB, savaşın uzamasını istiyorlar. Bu sayede Rusya’nın yorulmasını, yıpranmasını, yalnızlaşmasını, Rusya lideri Putin’in ülkesindeki itibarının, otoritesinin sarsılmasını arzuluyorlar. Fakat Rusya, ekonomik olarak çökmediği gibi, ABD ve Avrupa’nın beklentilerinin aksine, daha ileri hamleler yapıyor enerji konusunda. AB’nin Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasını boşa çıkaracak alternatif pazarlar buluyor. Batılılar ise çok övündükleri, övdükleri ve önemsedikleri arz-talep dengesini, piyasa mekanizmasını, görünmez eli, serbest pazar ekonomisini, Rusya’nın petrolü söz konusu olduğunda bir kenara koyup, siyasi irade eliyle tavan fiyat uygulasalar bile, umduklarını bulamıyorlar. Avrupalıların Rus sanatçılara, sporculara, iş insanlarına koydukları engeller, Rus siyasetçilere ve bürokratlara getirdikleri yasaklar, Rus edebiyatının klasiklerini müfredattan çıkaracak boyuta ulaşan faşist uygulamalar, Batılı liderlerin bekledikleri sonuçları vermiyor. Hatta onları komik duruma düşürüyor. Rus ekonomisinin ABD ve AB’nin tahminlerinden daha dayanıklı olduğu, enflasyon oranı olsun, ekonomideki küçülme olsun, rublenin değeri olsun, Batılıları pek çok alanda yanıldığı görülüyor.
UKRAYNA ABD’NİN UMURUNDA MI?
Savaş; Ukrayna’nın ABD’nin umurunda olmadığını, ABD silah sanayisinin yüzünün güldüğünü, ABD’nin savaşı NATO’nun genişlemesi için (İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği) bir fırsat olarak gördüğünü, hem NATO hem de Avrupa üzerindeki nüfuzunu artırmaya çalıştığını gösterdi. Bir de şunu gösterdi elbette: ABD emperyalizmi güç kaybediyor. Sadece hasımları, rakipleri nezdindeki caydırıcılığı değil, aynı zamanda müttefikleri üzerindeki otoritesi de azalıyor ABD’nin. Örneğin, ABD, Almanya ve Fransa’yı, tam olarak Rusya karşısında konumlandıramıyor. Örneğin, Türkiye’nin Rusya’yla arasına mesafe koymasını sağlayamıyor. Örneğin, ABD’nin, İngiltere’yle birlikte dünyadaki iki stratejik ortağından biri olan İsrail’in Çin’le ilişkilerinin hızla gelişmesini engelleyemiyor. İki ülke arasında, serbest ticaret anlaşması imzalanmasının gündeme gelmesini, karşılıklı ticaretin geçen yıl 22,8 milyar dolara çıkmasını, Çin’in İsrail’in en fazla ithalat yaptığı ülke olmasını önleyemiyor.
ABD’nin şu an yapabildiği, Kuzey Akım 1 ve 2’ye sabotaj yapmaktan ibaret.
Barış Doster