Avrupa’nın en az ve en çok stresli kentlerinin belirlendiğini açıklayan Özkan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İngiltere merkezli Lansor adlı firma Avrupa’daki ve dünyadaki başkentlerde uzun ömürlülük, çalışma saati süresi, ortalama aylık gelir, işlik oranı, hava kalitesi, ışık kirliliği, gürültü kirliliği gibi çok sayıda kriter göz önene alınarak bu araştırmayı yaptı.
Yapılan araştırmaya göre; Yunanistan’ın başkenti Atina Avrupa’nın en stresli başkenti. İkinci sırada İtalya’nın başkenti Roma, üçüncü sırada ise Fransa’nın başkenti Paris var. Dördüncü sırada Belçika’nın başkenti Brüksel, beşinci sırada İngiltere’nin başkenti Londra yer aldı.
Dünya genelinde ise birinci sırada Kolombiya’nın başkenti Bogota ikinci sırada Atina, üçüncü sırada da Roma yer aldı. Türkiye’nin başkenti Ankara ise yaşam kalitesi açısından en kötü 6 sırada yer aldı. Ankara’yı Paris takip etti.
En yaşanabilir başkentler de yine şaşırtmadı. Daha önceki araştırmalarda olduğu gibi İskandinav ülkelerinin başkentleri ilk sıralarda yer aldı. Finlandiya’nın başkenti Helsinki, İzlanda’nın başkenti Reykjavik, Danimarka’nın başkenti Kopenhag, Norveç’in başkenti Oslo gibi başkentler ilk sıralarda bulunuyor. Avusturya’nın başkenti Viyana da, Hollanda’nın başkenti Amsterdam ve Lüksemburg’un başkenti Lüksemburg ilk 10 içinde yer aldı. Dünya başkentlerinde ise Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington ilk sırada yer aldı.
PANDEMİ SONRASI ÇALIŞMA HAYATI DEĞİŞTİ
Pandemi ile birlikte çalışma koşulları da gündeme geldi. Avrupa genelinde insan kaynakları ve geçici iş bulma büroları tarafından on binlerce çalışan üzerinden yapılan bir araştırma yapıldı. Pandemi sonrasında günümüzde yaşanana süreçte insanların daha verimli olabilmesi için ne kadar tatil yapması gerektiği ele alındı. Bu konuda da oldukça çarpıcı sonuçlar ulaşıldı. Örneğin, Avrupalıların yüzde 37’si sabit bir yıllık tatil düzeninin olduğunu belirtti. Kimin ne kadar tatile ihtiyaç duyduğu konusunda da çarpıcı sonuçlar çıktı. Birleşik Krallık’ta 8,5 gün tatili yeterli görüyor çalışanlar. Daha fazlasına ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlar. Hollanda’da ise çalışanlar ortalama 18 güne ihtiyaç duyduklarını belirtiyorlar. İspanya ve Finlandiya’daki çalışanlar ise 27 ila 34 gün tatile ihtiyaç duyduklarını belirtiyorlar. Özellikle tatil sonrası ücretsiz izne ayrılan ya da iş motivasyonu düşenlerin sayıda oldukça yüksek. Avrupa’daki çalışanların yüzde 37’si tatil sonrası ücretsiz izine ayrılıyor.
AB’DEN DOĞA PAKETİ
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerini yakalamak için hazırlanan ve tarım alanında yeni düzenleme teklifleri içeren doğa paketini açıkladı. Buna göre, Avrupa’nın gıda sistemi daha sağlıklı ve çevre dostu bir hale getirilecek. Bu amaçla AB ülkelerinde tarım ilacı kullanımı azaltılacak. Bu konu çok ciddi bir sorun ve yılardır tartışılıyordu. 2030 yılına kadar tarım ilacı kullanımını yüzde 50 oranında azaltmayı planlıyor. Park, bahçe, oyun alanı gibi hassas alanlarda tarım ve kimyasal ilaçların kullanımı yasaklanacak. AB doğa ile biyolojik çeşitliği korumak ve eski haline getirmek için ek önlemler aldı.
NOORDEINDE SARAYI’NA GÜNEŞ PANELLERİ KURULACAK
Hollanda Kralı Willem Alexander’ın çalışma sarayının çatısına güneş panellerinin yerleştirileceği duyuruldu. Son yıllarda Avrupa’daki gündem maddelerinden biri de sürdürebilir enerji. Hollanda’da bunun öncülüğünü yapıyor. Kral Alexander da daha önce hükümete bazı önerilerde bulunmuştu. Sürdürülebilirlik ajansının yaptığı çalışma sonucunda da Hollanda Kralı Willem Alexander’ın Lahey’deki çalışma sarayı olan Noordeinde Sarayı’nın çatısına 191 güneş paneli kurulmasına karar verildi. Bu anlamda Noordeinde Sarayı iklim anlaşmasına katkıda bulunan ilk ulusal anıt binalardan biri oldu. Kral Alexander ailesinin yaşadığı Eikenhorst Sarayı’nda ve Amsterdam’daki Kraliyet Sarayı çatısına da güneş panellerinin yerleştirilmesini istedi. Eikenhorst Sarayı’na tarihi dokusu ile uyuşmadığı için güneş paneli yerleştirilemeyecek. Amsterdam’daki Kraliyet Sarayı ile ilgili ise çalışmalar devam ediyor.”