Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderleri, G20 zirvesi öncesinde Endonezya'nın Bali kentinde yaptıkları toplantıda dünya barışını ve kalkınmasını korumak için ortak çaba sarf ettiler. İki taraf, farklılıklarına rağmen, diyaloğun güçlendirilmesi, çatışmaların yönetilmesi ve nükleer silahların kullanılmasına karşı çıkılması gibi konularda önemli fikir birliğine vardı. Ancak Çin'in, karşı karşıya olduğu birçok zorluk arasında, Washington'un şu anki büyük stratejisi olan uluslararası düzenin ABD tarafından kutuplaştırılması konusunda çok uyanık olması gerekiyor. Rusya-Ukrayna çatışmasında, Washington'un Çin ve Rusya'yı birbirine bağlaması önemli bir amacıdır. Uluslararası düzenin kutuplaşması Asya üzerinde çok olumsuz bir etki yarattı. Çoğu Asya ülkesinin hem Çin hem de ABD ile derin ilişkileri var. China Daily gazetesinde yer alam imzalı yoruma göre, iyi Çin-ABD ilişkileri güvenliklerini ve gelişmelerini sağlayabilir.
Bugün ABD, Asya'da ABD-Japonya ittifakı, ABD-Kore Cumhuriyeti ittifakı ve ABD-Avustralya ittifakı, üçlü güvenlik ortaklığı 'AUKUS' – Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD – Dörtlü Güvenlik Diyaloğu ve Beş Göz İttifakı (ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan oluşan) gibi ikili ittifaklarla bloklar kurmuştur. ABD şimdi Quad temelinde Vietnam, Singapur ve diğer ülkeleri içeren başka bir ittifak inşa ediyor. Gelecekte bu eğilimin gelişmesine dayanarak NATO'nun Asya versiyonu kurulursa, Asya ülkeleri bir daha asla barışın tadını çıkaramayacaklar. NATO Soğuk Savaş'tan doğdu. Soğuk Savaş'tan sonra, rakibi Varşova Paktı'nın ortadan kalkmasıyla NATO’da reform yapılması, hatta dağıtılması gerekiyordu. Bununla birlikte, blok, dağılmak yerine, bugünkü haline gelmek için genişliyor.
ÜLKELERİ TARAF SEÇMEYE ZORLAMAK
Washington bazı ülkeleri taraf seçmeye zorlarken, Çin bunu yapmaktan kaçındı ve bu da Asya'nın bölünmesini önledi. ABD'nin münhasır çok taraflılığı, Çin'in kapsayıcı çok taraflılığıyla taban tabana zıttır. Çin'in kapsayıcı çok taraflılığı olumlu sonuçlar verdi. Asya ülkelerinin kendi yargılarına varma yetenekleri vardır. Bu yılki Shangri-La Diyaloğu'nda Endonezya dışişleri bakanı, Asya ülkelerinin çoğunun onayını kazanan Çin ile iyi geçinmek için 'Amerikan yolu' yerine 'Asya yolunu' kullanmaları gerektiğine dikkat çekti. Shenzhen’deki Hong Kong Çin Üniversitesi’nden Prof. Zheng Yongnian China Daily’de yayınlanan makalesinde, Asya'nın en büyük ülkesi olan Çin’in Asya'da barış için giderek daha fazla sorumluluğa sahip olduğunu savundu.
İlk olarak, büyük ülkeler daha fazla uluslararası kamu malı sağlamalıdır. Son 40 yılda, Çin ve Japonya gibi büyük Asya ülkeleri arasında rekabet olmasına rağmen, bu rekabet temelde sağlıklıydı. Çin ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği bir serbest ticaret anlaşması imzalayıp Çin-ASEAN(10+1) mekanizmasını kurduktan sonra, diğer iki Kuzeydoğu Asya ekonomisi Japonya ve Kore Cumhuriyeti, sırasıyla ASEAN ile benzer mekanizmalar kurdu. Üç mekanizma birbiriyle rekabet halindeydi, ancak bu rekabet ASEAN Plus 3 iş birliği mekanizmasının kurulmasına yol açtı. Gelecekte, Çin, Japonya ve Hindistan gibi büyük Asya ülkeleri, Asya'da daha fazla küresel kamu malı sağlamaya devam edecek.
İkincisi, Asya ülkeleri açık kalmalı ve kapsayıcı çok taraflılığı uygulamaya devam etmelidir. Asya'daki ülkeler, özellikle Güneydoğu Asya ve Kuzeydoğu Asya, çoğunlukla birbirlerine açıktır ve dünyanın diğer bölgelerindeki ülkelerden daha açıktır. Bu açıklık devam etmelidir. Şimdi bölge, ABD'den ve onun 'değer temelli' bir blok oluşturma girişiminden kaynaklanan zorluklarla karşı karşıya. Bu blok küreselleşmeye aykırıdır ve bu eğilime karşı bir tepkiyi temsil etmektedir. Asya ülkelerinin birbirlerine açık kalmaları gerekiyor. Birbirine açılmaya dayalı bölgeselleşme, küreselleşmeyi teşvik edebilir ve küreselleşme eğilimiyle yarı yolda buluşabilir. Bu bağlamda, Çin önemli bir deneyim biriktirdi ve kapsayıcı çok taraflılığı uygulamaya devam etmesi gerekiyor.
BÜYÜK-KÜÇÜK ÜLKELER İLİŞKİSİ
Üçüncüsü, bölgenin büyük ve küçük ülkeler arasındaki ilişkileri de düzgün bir şekilde ele alması gerekiyor. Asya'nın son 40 yıldaki olağanüstü başarıları, bölgedeki büyük ülkelerin kapsayıcılığı ile çok ilgilidir. Örneğin, Çin ile ASEAN arasındaki serbest ticaret anlaşmasında Çin, bazı küçük ülkelere bazı açılardan önemli tavizler vermiştir. Bu, küçük ülkeler için çok önemlidir, çünkü büyük ülkeler, büyük pazarlarıyla açık kalmalıdır. Pazarlarının açılması küresel bir kamu yararıdır. Büyük ülkelerin, küçük ulusların güvenlik kaygıları nedeniyle kendilerini korumak için bir dereceye kadar bölge dışındaki büyük ülkelere güvenmeleri veya hatta 'davet etmeleri' gerektiğini anlamaları gerekir. Öte yandan, büyük ülkeler küçük ülkelere karşı uzlaşmacı olsa da, küçük ülkeler de büyük ülkelerin kendi güvenlik kaygılarına sahip olduklarını anlamalıdır. Bunu gerçekleştiremeyen küçük ülkeler, bölge dışındaki güçlere vekalet görevi görürlerse, komşu ülkeler arasındaki güvenlik duygusunu azaltacak ve kendi güvenlik çıkarlarına zarar verecektir.
Dördüncüsü, askeri bir çatışma olasılığını önlemek için, bölgenin ABD ile ilişkilerini düzgün bir şekilde ele alması gerekiyor. Washington her zaman Asya'daydı ve hiç ayrılmadı. Ancak Çin'in Güney Çin Denizi sorununa ve Taiwan sorununa çözümünün ABD'yi Batı Pasifik'ten çıkarmak ve bölgeye tek başına hakim olmak olduğuna inanarak Çin hakkında her zaman yanlış bir algıya sahipti. Bu doğru değil.
Geçmişte bir büyük gücün statüsü savaş alanında kazanarak veya kaybederek ölçülürken, şimdi bölge ve dünya için yeterli kamu malı sağlama kabiliyeti ile ölçülmektedir. Çin'i önceki büyük güçlerden ayıran temel bir özellik, Çin'in küresel kamu malları sağlayarak yükselişini elde etmesidir.