Türkiye’nin aynı anda Libya’dan Karabağ’a birçok bölgede askeri operasyonları yürütme becerisini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Fahri Erenel, Türkiye’nin askeri kapasite bakımından bir üst lige çıkmaya hazırlandığını söyledi. Erenel’e göre, Türkiye’nin yüz yüze kaldığı meydan okumaların bir nedeni de bu gelişmenin sekteye uğratılmasına yönelik çabalar.
Ekonomide eksikleri olsa da Türkiye’nin milli güç unsurlarıyla etrafındaki tehditlerle baş edebilecek güçte olduğunu vurgulayan İstinye Üniversitesi Güvenlik ve Savunma Stratejileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜVSAM) Başkanı Doç. Dr. Fahri Erenel, Yunanistan’la yaşanan gerilimden Suriye’ye operasyon hazırlıklarına bir dizi önemli dış politika başlığını CRI Türk için değerlendirdi.
ABD NEDEN DOĞU AKDENİZ’DE?
Mehmet Kıvanç’ın hazırlayıp sunduğu Manşet programına konuk olan Erenel, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin büyük stratejisinin bir parçası olarak Doğu Akdeniz’e askeri yığınak yaptığını kaydetti.
ABD’nin Rusya ve Çin’in Afrika ile Doğu Akdeniz ticaret yollarındaki etkinliğini kırmak istediğini belirten Erenel, ABD’nin Yunanistan ve Girit Adası’na yaptığı askeri yığınağın bu bağlamda anlam kazandığını belirtti.
İRAN-İSRAİL GERİLİMİ NEREYE GİDİYOR?
İran’ın Orta Doğu politikasını İsrail yönetiminin “ahtapot” olarak kodladığını aktaran Erenel, Tel Aviv’in “ahtapotun kollarını budama” stratejisi izlediğini söyledi. İran’ın Suriye ve Irak’ta güçlenmesine karşı İsrail’in mücadele ettiğini söyleyen Erenel, “Biz olası bir Türk Yunan savaşı beklerken, İsrail-İran savaşının veya bir şekilde saldırının ortaya çıkması daha mümkün olabilir.” uyarısını yaptı.
Peki Türkiye, İsrail-İran gerilimi başta olmak üzere Orta Doğu’daki hassas terazinin neresinde duracak? Erenel, şu varsayımda bulunuyor:
“İsrail-İran arasındaki ilişkiler aslında Türkiye’nin bölgedeki elini güçlendirebilir. Bu konu Akdeniz’e de yansıyacaktır. İsrail-Türkiye yakınlaşmasına da iyi bir ortam hazırlayabilecek. Bu arada Yunanistan, İsrail-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Suudi Arabistan’daki politika değişikliklerini, Türkiye karşıtlığı üzerinden sürdürdüğü yaklaşımın boşa gitmesi olarak görüyor. Bu yüzden ABD ve Avrupa Birliği’nden (AB) destek bulmaya çalışıyor.”
ABD’nin Asya stratejisi çerçevesinde güçlerini Orta Doğu’dan kaydırmak istese de bu amacına ulaşamadığını belirten Erenel, “ABD, Afganistan’dan sonra Orta Doğu’da yeni bir başarısızlığın içinde yer almak istemiyor. Terk etmek istiyor ancak burayı verebileceği bir vekili de yok.” dedi.
“ON YIL SONRA TÜRKİYE İLE BAŞ EDEMEYECEKLERİNİ BİLİYORLAR”
Türkiye’nin bölgedeki etkinliğinin de ABD’yi frenleyen etmenler arasında olduğunu dile getiren Erenel, Türkiye’nin çok yönlü tehditlere karşı koymak için hazır olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin askeri kapasitesini kendi imkânlarıyla hızla geliştirdiğini kaydeden Erenel, şöyle devam etti:
“Donanmamıza her geçen gün güçleniyor. Aslında Yunanistan, Türkiye’nin daha fazla güçlenmeden bu süreçteyken üzerine baskı yaparak bu konudaki kazanımlarını yavaşlatmaya çalışıyorlar. Yunanistan elindeki son zarları atıyor. Savunma sanayinin bu hızla gelişmesi durumunda beş on yıl sonra Türkiye ile asla baş edilemeyeceğini görüyorlar.”
Erenel, olası bir gerilimde Yunanistan’ın kaybeden taraf olacağını söyledi:
“Anadolu Amfibi gemimiz denize indirildi. Bu dünyanın en büyük amfibi harekât gemilerinden biridir. Yunanistan’ın ana korkusu budur. Bir de bunun içine siz taarruz helikopterleri, İHA-SİHA’ları yüklediğiniz zaman Sakız, Sisam, Midilli bizim için bir gün içinde ele geçirilebilecek adalardır.”
Atina’nın ekonomide büyük sorunları olduğunu belirten Erenel, “Yunanistan, AB’den umudu kestiği için ABD’ye bu kadar dayanıyor. Ege’de haksız şekilde işgal ettiği adaları korumak için de ABD’nin kalkanından yararlanmaya çalışıyor.” diye konuştu.
“ABD, PKK’YA DESTEĞİNİ KESMEYECEK”
Türkiye’nin aynı anda birkaç cephede karşılaşacağı tehditleri göğüslemeye hazır olduğuna vurgulayan Doç. Dr. Fahri Erenel, Suriye’nin kuzeyine askeri harekâtın bir zorunluluk olduğu görüşünü paylaştı:
“ABD, PKK’ya desteğini kesmeyeceğini net bir şekilde gösterdi. Bu yüzden Türkiye, geçmişte yarım kalan bölgeleri kesinlikle ele geçirmelidir. Rusya’nın ve ABD’nin herhangi bir şekilde müdahale edeceğini asla düşünmüyorum. Eğer uluslararası hukuk uygun davranacaklarsa Kasım 2019’da Türkiye ile imzaladıkları iki ayrı mutabakatın gereğini yerine getirsinler. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Suriye içinde olup bitenlere Türkiye müdahil olmazsa mevcut oluşumlar ileride Türkiye’nin aleyhine gelişecektir.”