Global Times / Andrey Kortunov
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Amerika Devletleri Zirvesi’ne sadece bir kez ev sahipliği yaptı -bu, forumun Aralık 1994’te Miami’de yapılan ilk toplantısıydı. Bunlar, Soğuk Savaş sonrası ABD’nin uluslararası egemenliğinin ve ABD küresel zafer gösterisinin en parlak dönemiydi.
Beklendiği üzere, eski ABD Başkanı Bill Clinton yönetimi Florida’daki etkinliğin özel gündemini ve bütünüyle yeni toplantının önceliklerini belirlemede tam olarak egemendi. Bu, liberal modellerin hızla bütün Latin Amerika’da yayıldığı dönemdi; komünist Küba kıta siyasetinde neredeyse tamamen yalnız bırakıldı ve bir rejim değişikliği çok yakın görünüyordu. Miami’deki zirveye katılanlar, Amerika Kıtası Ticaret Bölgesi (FTAA) üzerinde çalışmanın yanı sıra kıtada demokrasi ve refahı geliştirmeyi, yolsuzluğun bütün biçimleriyle mücadele etmeyi ve yasa dışı uyuşturucu trafiğini ortadan kaldırmayı hevesle kabul ettiler.
WASHINGTON, 1994 YILINDAN DERSLER ÇIKARDI MI?
O zaman bile bu hedeflere ulaşmanın son derece zor olduğu ortaya çıktı. FTAA’nın uygulanması birçok engelle karşılaştı ve 2005 yılındaki süre bitimi hedefine ulaşılamadı, ABD odağını, çok taraflı anlaşmalar başarmaya çalışmak yerine seçilmiş Güney komşularıyla ikili ticaret anlaşmalarını görüşmeye çevirmeyi tercih etti. Yolsuzluk ve uyuşturucu trafiği Batı yarımkürede asla ortadan kaldırılamadı, her iki kötülüğün daha önce tahmin edilene göre daha kararlı ve uyumlu olduğu ortaya çıktı. Kıtadaki aşırı yoksulluk bugün artarak, 2021 yılının sonunda neredeyse kıta nüfusunun yüzde 14’üne ulaştı. Komünist Küba siyasi rejimi, bütün vahiy gibi tahminlerin aksine, kayda değer bir direnç gösterdi ve nesiller boyu liderlik değişimini başarılı biçimde atlattı.
Dahası, 1994 yılından bu yana dünyadaki güç dengesi, ABD’nin eski her şeye yeten gücünün zararına olacak şekilde çarpıcı biçimde tamamen değişti; sınırsız liberal küreselleşmenin romantik hayalleri, “tarihin sonu” ve “tek kutuplu dünya” anlayışı, uluslararası ilişkilerde çok kutupluluğun olgunlaşması ve bölgeselleşmenin ilerlemesi gibi daha gerçekçi tahminlere yerini bıraktı.
Washington, 1994 yılından dersler çıkardı mı? Los Angeles kentinde 6-10 Haziran 2022 tarihinde yapılacak Dokuzuncu Amerika Devletleri Zirvesi bu soruya yanıt vermelidir. Ancak zirvenin hazırlığı, ABD’nin Latin Amerika’ya yönelik geleneksel yaklaşımını yeniden değerlendirmeye hazırlığı konusunda şüphe uyandırıyor. Yirmi sekiz yıl önce, ABD’nin uluslararası gücünün zirvesinde olduğu dönemde Clinton yönetimi, Miami’de sadece Küba’nın bulunmasını engelledi. Bugün, daha zayıf konumdaki ABD Başkanı Joe Biden yönetimi sadece Havana değil, aynı zamanda Caracas ve Managua’nın da katılmasını önleme niyetinde. Beyaz Saray’ın, Venezuela’nın ABD’nin büyük bir petrol tedarikçisi olarak Rusya’nın yerini alması için son zamanlardaki ısrarlı girişimleri göz önüne alındığında, Caracas örneği özellikle şaşırtıcı.
20’DEN FAZLA LATİN AMERİKA VE KARAYİP ÜLKESİ KUŞAK YOL İNİSİYATİFİ’Nİ İMZALADI
Davetlerdeki bu keyfi seçicilik zaten Latin Amerika’da meşru kaygıları artırdı ve hatta bazı önemli Latin Amerikalı liderlerin Los Angeles kentindeki etkinliğe katılmaya hazır olup olmadıkları sorusunu gündeme getirdi. Ancak bu sorun sadece katılımla sınırlı değil. Biden yönetiminin dokuzuncu zirvede iki önemli görevi tamamlamaya çalışacağına inanmak için güçlü sebepler var.
Birincisi, ABD’nin Moskova’ya karşı mevcut tutumuna Latin Amerika’nın oy birliğiyle desteğini almaya çalışmak olacak. İkincisi, Latin Amerika’nın Washington ve Beijing arasındaki seçimde Washington lehine davranmasını sağlamak. Bu görevlerin hiçbirinin kolayca tamamlanması mümkün görünmüyor. Latin Amerika ülkelerinin çoğunun, Rusya-Ukrayna çatışmasını kendi dış politikalarının en yüksek önceliği haline getirme niyeti yok. Bu ülkelerin bazıları Kremlin yönetiminin özel askeri operasyonunu eleştirebilir fakat Brezilya, Meksika ve Arjantin gibi önemli güçler dâhil olmak üzere çoğu, Moskova yönetimine sert ekonomik yaptırımlar uygulanmasına karşı çıkıyor. Aksine bu ülkeler genellikle, Batı’nın uyguladığı Rusya karşıtı yaptırımları genellikle Rusya piyasasındaki boşluğu doldurmak ve daha güçlü bir konuma kavuşmak için fırsat olarak görüyorlar. Bunun yanı sıra bu ülkeler Beyaz Saray’ın uluslararası ilişkilerde nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini öğretmesinden hoşlanmıyorlar. Ve gerçekten de egemen devletlerin liderlerinden kim, çok şey isteyen bir öğretmen tarafından eğitilen itaatkâr bir okul çocuğu olmak ister?
ABD, LATİN AMERİKA’DA ÖNEMLİ BİR OYUNCU OLMAYA DEVAM EDECEK
Çin konusunda, ABD’nin Los Angeles’ta başarılı olması şansı daha da düşüktür. 28 yıldan fazla bir süredir Çin, Latin Amerika’da önemsiz bir ülkeden gerçek bir ekonomik güce dönüştü. Çin’in kıtayla olan ticaretinin büyümesi gerçekten hayret verici: 2002 ve 2020 yılları arasında Çin’in Latin Amerika ile ticareti, bölgenin toplam ticaretinin yüzde 1,7’sinden yüzde 14,4’üne çıktı ve 2021 yılında 450 milyar dolar büyüklüğe yaklaştı. 20’den fazla Latin Amerika ve Karayip ülkesi Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni imzaladı; onlardan altısı Beijing merkezli Asya Yatırım ve Altyapı Bankası’na katıldı. Latin Amerika ülkelerinin bugün Çin ve ABD arasında seçim yapmak zorunda kalması fikri, akıl almaz değilse bile, garip görünüyor.
Hiç şüphesiz ABD, Latin Amerika’da önemli bir oyuncu olmaya devam edecek. Güney komşularıyla ilişkilerinin çok uzun bir geçmişi var ve muazzam bir kapsama alanına sahip. ABD’nin bölgedeki yumuşak gücü, diğer bölge dışından olan oyuncuların gücünü hala geçiyor. ABD sayısız ve canlı Latin Amerika diasporasına sahiptir. Belki, Los Angeles’taki toplantı, Batı yarımkürede uluslararası göçlerin yönetilmesine, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin desteklenmesine ve iklim değişikliği sorunlarına çözük bulmaya önemli katkı sağlayacaktır. Ancak başarılı olmak için Biden yönetiminin, eski süper güç küstahlığı alışkanlığını bırakması ve ABD’nin komşularının birçok gerçek ihtiyaçları ve kaygılarını gidermesi gerekiyor. Çinli düşünür Lao Tzu’nun dediği gibi; “Şef olun, ancak asla Lord olmayın.” Washington, eskiden ABD emperyalizminin arka bahçesi olan bölgede halen şeflik sanatını göstermelidir.