CGTN / Abu Naser Al Farabi
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, geçen martta İslamabad’dan dönerken Kabil’de Afgan mevkidaşı ile görüşürken Afganistan’ın sürdürülebilir barışı ve istikrarı için uygulanabilir bir gelecekteki yolunu vurgulamak için dikkat çekici bir konuşma yaptı. Wang, “Çin, Afganistan’ın bağımsız olması, bağımsız gelişmesini başarması ve Afganistan’ın geleceğini ve kaderini Afgan halkının eline almasına yardım etmeyi istiyor.” dedi.
Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval da Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de 27 Mayıs’ta yapılan 4. Bölgesel Güvenlik Diyaloğu toplantısında Çin dâhil yedi ülkenin ulusal güvenlik danışmanlarının görüşmesinde Kabil’in terörizmle kendi şartlarıyla mücadele etmek için güçlendirilmesi gerektiğini belirtirken benzer duyguları dile getirdi.
Biden yönetimi geçen yıl Afganistan’dan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askerlerini beceriksizce çektikten sonra uzun zamandır sürdürdüğü terörizmle mücadele stratejisini yeniden düzenlerken, Afganistan için uygulanabilir ve sürdürülebilir bir terörizmle mücadele stratejisi geliştirmek şart oldu. Amerika’nın en uzun “terörle savaş” sırasında izlediği eski “terörizmle mücadele adil savaş stratejisinin” açık başarısızlıkları ortadayken ve Taliban’ın kabilin kontrolünü yeniden ele geçirmesinden sonra ülkede ortaya çıkan değişen siyasi manzara içinde, eski standartlar artık uygulanamaz.
ABD’NİN TERÖRİZMLE MÜCADELE STRATEJİSİNİN TRAJİK DOĞASINI
Başkan Joe Biden Afganistan’daki savaşın bitiminde yaptığı konuşmada Amerika’nın terörizmle mücadele stratejisindeki stratejik değişikliği vurguladı ve “sınırlı güç kullanımına” işaret etti. Amerika sonsuz savaşlarına alternatif olarak “Afganistan’ın bir kez daha uluslararası terörizmin sığınağı olmasını önlemek için insansız hava araçları saldırıları ve özel operasyon güçlerinin baskınları için kullanılan ‘ufuk ötesi operasyonlarını’ artırmaya hazır.” Ancak ülkedeki siyasi paradigma ile bu stratejinin içsel tehlikeleri ve yıkıcı karnesi dikkate alındığında, ufuk ötesi operasyon stratejik tercihinin sürdürülebilir barış ve istikrarı sağlama konusundaki etkililiği büyük sorulara yol açıyor.
Ufuk ötesi Washington bakımından son teknoloji bir strateji değil. 1990’lardan bu yana ABD başkanları terör odaklarını özellikle de El Kaide’yi ortadan kaldırmak için “sınırlı güç kullanımı” ya da “hedeflenen saldırıları” kullandı, ama sonradan bunun başarısız olduğu ortaya çıktı. 11 Eylül saldırılarından sonra ve insansız hava araçları teknolojisindeki muazzam gelişmelerle birlikte “ufuk ötesi operasyonlar” özellikle Barack Obama’nın başkanlığı döneminde önemli bir güç kazandı. Ama bu stratejik çaba büyük zorluklarla karşılaştı. İnsansız hava aracı operasyonları operasyonel güvenlik, yasal uygunluk, idari açıklıktan yoksunda ve büyük yan zararlara yol açtı ve birçok sivili öldürdü.
TERÖRİZMLE MÜCADELE STRATEJİSİ YENİDEN DÜZENLENMELİ
Sivil kayıpları izleme grubu Airwars’a göre, 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarından bu yana “ABD insansız hava aracı ve hava saldırıları, uzun teröre karşı savaş sırasında bütün tarafların öldürdüğü tahmini 378 bin sivile karşılık, en az 22 bin -belki de 48 bin kadar- sivili öldürdü.” En son ABD’nin Kabil’de düzenlediği IHA saldırısında yedisi çocuk 10 sivil öldürüldü ve bundan sonra saldırıyı düzenleyenlerin cezasız kalması ABD’nin uzun dönemli ufuk ötesi terörizmle mücadele stratejisinin trajik doğasını ortaya koydu.
Bu programın zararlarını ele almak zorundayız. ABD terörizmle mücadele projesi bunların nasıl yapıldığıyla ilgili siyasi boyut konusunda çok az değerlendirme içeriyor. Şu an için sorunları çözecek sürdürülebilir çözümler yok. Taliban’ın iktidara gelmesinden sonra Afganistan uluslararası teröristler için bir sığınak haline gelebilir ve bu nedenle terörizmle mücadele stratejisinin ciddi bir yeniden ayara ihtiyacı var.
BÜTÜNSEL YAKLAŞIMI HIZLANDIRMA ZAMANI
Terörizmle mücadele programlarının özenle hesaplanması ve Afganların isteklerine uygun olması gerekir. Kabil’in ayrı sahadaki rejim karşıtı direniş güçleri ile mücadeleye öncelik vermesi gerekir. Somali ve Yemen örnekleri ülke toprakları üzerindeki zayıf devlet kontrolünün kaosa yol açabileceğini, bunun da teröristler tarafından kullanıma açık bir durum yaratacağını gösterdi. Bu nedenle Afganistan için geniş bir terörizmle mücadele mekanizmasının, Kabil’deki mevcut rejimin devlet olarak hareket etme gücüne sahip kılınması, politikanın uygulanmasına en uygun biçimde donatılması ile birlikte, yerel siyasi ve kültürel paradigmalara uydurulması gerekir.
Ek olarak, Kabil terörizmin tehditlerini zayıflatma umudu ile ekonomik gelişmeyi güçlendirmelidir ve bu etkin bir terörizmle mücadele stratejisi olarak hizmet edebilir. Ülkeyi sersemleten bir uzun emperyalist yıkım, jeopolitik yetki savaşları ve bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik ve insani bir felaket var. Küresel ilgili tarafların Afganistan’ı ekonomik olarak istikrarlı ve halkını kendine yeter hale getirmek için bütünsel bir yaklaşımı hızlandırmalarının tam zamanı ki, Afganlar kendi kaderlerini seçebilsinler. Afganlar terörizmin yeniden ortaya çıkmasını önlemek için en temelde kendi sorunlarını çözebilirler.