Haber: CRI Türk
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) doları siyasi baskı aracı olarak kullanmasına karşı tepkiler küresel çapta geçerlilik kazandı. 2 Mayıs’ta buluşan, Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez ve Brezilya lideri Lula da Silva ticarette yerel paraları kullanma yönünde mutabakata vardı.
Arjantin, ihracattaki düşüş ve merkez bankasındaki ABD dolarının azalması nedeniyle böyle bir yöntem izleme kararı alırken, Brezilya’nın yeni seçilen lideri Lula da Silva ise, uzunca bir süredir ticarette Washington yönetiminin hegemonyasına meydan okuyor. Ev sahibi Lula da Silva yaptığı açıklamada, 'Tıpkı Çin'in yaptığı gibi, Arjantin'e ihracat yapan ve Brezilya'nın ihracatını finanse eden Brezilyalılara yardım etmeliyiz.' ifadelerini kullandı. Silva ayrıca BRICS’in önemli bir üyesi olan Brezilya’nın Arjantin’i destekleme için Çin ile görüşmelerde bulacağını söyledi.
Brezilya lideri Lula da Silva, 12 Nisan’da Çin’e yaptığı ziyaret sırasında doların siyasi bir baskı aracı olarak kullanılmasına karşı çıkmıştı. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından ağırlanan Brezilya lideri, “Her gece neden tüm ülkelerin ticaretlerini dolar üzerinden yapmak zorunda olduklarını merak ediyorum. Neden kendi para birimimizle ticaret yapamıyoruz? Altın parite olarak ortadan kalktıktan sonra doların para birimi olmasına kim karar verdi?” sorularını yöneltmişti. Batı ülkelerinin merkezinde yer aldığı kurumların da ABD hegemonyasına hizmet ettiğini anımsatan Lula da Silva, Uluslararası Para Fonu’nu Arjantin’i boğmakla suçlamıştı.
Brezilya ve Arjantin liderlerinin buluşmasının bu açıklamaların ardından gelmesi dikkat çekti.
ASYA’DA ALTERNATİF VAR
Gelişmekte olan ülkelerin, küresel çapta doların küresel egemenlik statüsüne karşı çıkmaları için ihtiyaç duydukları kaynağın ise Asya’da olması dikkat çekiyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS platformu, zenginler kulübü olarak bilinen G7’yi küresel ekonomik büyümeye katkı açısından geride bıraktı. Bloomberg sitesinin haberine göre, BRICS küresel ekonomik büyümenin yüzde 32,1’ini temsil ederken bu oran G7 için yüzde 29,9 ile sınırlı kalacak.
Küresel ticarette ortaya çıkan bu fırsatı kaçırmak istemeyen çok sayıda ülkenin, BRICS’in kapısını çaldığı görülüyor. BRICS Güney Afrika Temsilcisi Anil Sooklal, Bloomberg'e yaptığı değerlendirmede, hali hazırda 19 ülkenin birliğe katılmak için başvuruda bulunduğunu belirtti. BRICS ülkelerinin temsilcilerinin, 2-3 Haziran'da genişleme stratejisini değerlendirmek üzere Güney Afrika'nın başkenti Cape Town'da toplanacağını hatırlatan Sooklal, '13 ülke resmen başvurdu. Buna ek olarak 6 ülke de gayri resmi olarak başvuruda bulundu.' dedi.
BRICS’in içindeki, en önemli aktörler arasında yer alan Çin de önümüzdeki dönem küresel büyümenin ana motoru haline gelecek. IMF hazırladığı raporda Çin’in küresel büyümeye katkısının önümüzdeki 5 yıl içinde ABD’den 2 kat fazla olacağının altını çizdi.
TÜRKİYE’DE DE DOLAR KAÇIŞ EĞİLİMİ VAR
Türkiye de, tıpkı diğer gelişmekte olan ülkeler gibi dolar karşıtı cephede yer alan ülkeler arasına adını yazdırmak için harekete geçti. Türk Lirası ile ticareti 197 ülkeye ve yaklaşık 400 milyar liralık bir potansiyele ulaştıran Türkiye, doların dünyadaki egemenliğine karşı somut adımlar atan ülkelerin başında geliyor. Türkiye; 2022’de 129 milyar TL ihracat ve 269 milyar TL de ithalat olmak üzere toplam 398 milyar TL’lik dış ticareti, kendi milli parasıyla yaptı. Geçen yıl, Türk Lirası ile yapılan ihracatta yüzde 93 artış yaşanırken, ithalattaki artış ise yüzde 118 oldu. Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesi konuya dair hazırladığı haberinde, “Türkiye’nin finansal özgürlük cephesinde” yer aldığını aktarırken, dolardan kaçış eğiliminin nedenlerini şöyle açıkladı:
“Küresel çapta hızla gelişen dolar karşıtı cephenin asıl amacı ise, ABD tarafından bir yaptırım ve dayatma aracı olarak kullanılan doların egemenliğini kırmak olarak gösteriliyor. ABD’nin, özellikle 1990’lı yıllardaki küreselleşme döneminde yaygınlaştırdığı ve dünya ticaretini endekslediği dolar, sıkça siyasi amaçla kullanılıyor. Küresel ticaretin gelişmesini desteklediğini iddia eden ABD, doların yaygınlaşmasını liberalleşme söylemiyle empoze ederken, sorun yaşadığı ülkeye yaptırım unsuru olarak dolar kozunu oynuyor.”