Global Times / Shen Yamei
Rusya-Ukrayna çatışması devam ederken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batı Rusya'ya birbiri peşi sıra yaptırımlar koydu ve bu hareketini dünyanın “çoğunluğunun iradesi” yapmak için kamuoyunu sömürdü. Ama aslında, Batı uluslararası sorunların tartışılması ve yönetişimine eşit olarak katılan bütün egemen ulusların bir toplamı olarak kabul etmesi gereken uluslararası toplumun sadece bir parçası. ABD ve Batı uluslararası toplumu temsil etmiyor.
ABD ile Batı’nın anlatısı dünyanın görüşü demek değil. ABD ve Batı “uluslararası toplum” adı altında, kendi taleplerini “uluslararası görüş” diye sunarak Ukrayna krizinde bir dizi anlatı yarattı. Örneğin, ABD ve Batı Rusya'nın Ukrayna'ya karşı askeri hareketinin “uluslararası düzenin temellerini sarstığını” ileri sürüyor ama küresel toplum genel olarak ABD liderliğindeki NATO'nun Soğuk Savaş düşünce tarzına bağlılığı ve sürekli doğuya doğru genişlemesinin uluslararası düzene tehdit ve Ukrayna krizinin derinleşmesinin nedeni olduğuna inanıyor. ABD “otokrasilere karşı demokrasi” anlatısını uydurdu ve uzun süredir bazı ABD müttefikleri dâhil farklı sistemlere sahip ülkeleri muhalif tarafa itti. ABD kendi müttefiklerini bile temsil etmiyor.
ABD DÜNYAYI TEMSİL ETMİYOR
ABD ve Batı’nın tutumu uluslararası toplumun tutumu değil. ABD, NATO'nun genişlemesi ve Avrupa'nın güvenlik sorunları ile ilgili kendi hataları ve sorumluluklarını gözden geçirmek yerine, doğruyu yanlışla karıştırarak, müttefiklerini “grup çatışmalarına” sürükledi. Ama ABD hiçbir şekilde Batı’yı ya da dünyayı temsil etmiyor. Birçok müttefiki “Rus tehdidinin” algılanması ive Ukrayna'ya silah desteği ile ilgili oyarak artan oranda ABD ile anlaşmazlık içinde, bu da ABD'nin seferberliğe sevk etme kapasitesini zayıflattı. ABD'nin Ukrayna krizi ile ilgili önerdiği farklı çözümlerin tamamı krizin nasıl devamlı hale getirileceğine odaklandı ki, bu da açıkça uluslararası toplumun çatışmaya en kısa zamanda barışçı ve diplomatik bir çözüm bulanması çağrısı ile çelişiyor.
Rusya'ya karşı dünyada “birleşik bir kamp” yok. Uluslararası yaptırımların kesin biçimde BM Sözleşmesi ile uyumlu olması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından açık amaçlar, periyodik gözden geçirme koşulları ve kaldırılmalarının şartları belirtilerek konması şart. Ama ABD sürekli olarak, Rusya-Ukrayna çatışmasının çıkmasından sonra Rusya'ya konan yaptırımlar dâhil, kendi iç yasalarına, başkanlık emirlerine ve hatta teamül hukukuna göre tek taraflı yaptırımlar koyuyor. Ancak, ABD'nin sadece 30 kadar müttefiki Rusya'ya konan yaptırımlara uyarken, ülkelerin çoğu tek taraflı yaptırımlara karşı çıktı ve müzakereyle sağlanan bir çözüm önerdi. Hindistan ve İsrail gibi Washington'ın ortakları olarak kabul edilen bazı ülkeler Ukrayna'ya silah gönderme ya da Rusya'ya yaptırım koyma konusunda ABD ve Batı ile aynı tarafta yer almadı.
ABD VE BATI’NIN “ULUSLARARASI TOPLUM” OLMA İDDİASI
Asya, Afrika ve Latin Amerika'dan çok sayıda ülke genel olarak kendi seçimlerini bağımsız olarak yapıyor. Birçok ülke için Rusya dünyanın en büyük petrol, doğal gaz, tahıl ve gübre ithalatçılarından biri olmasının yanı sıra bir stratejik ortak, güvenlik garantörü ve silah kaynağı. Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki ülkelerin çoğu hem Doğu hem de Batı ile güçlü ekonomik ve siyasi bağlar sürdürüyor. Bunlar için, bağlantısızlık ve taraf tutmama diplomatik kapının açık kalmasına yardım ediyor ve kendi çıkarlarını daha iyi koruyor.
Gelişmekte olan ülkeler Batı müdahaleleri, işgalleri, darbeleri ve “renkli devrimlerinin” tarihine çok aşina. Bunların çoğu uzun zamandır Batı’nın suçlarını gördü ve Batı’nın Ukrayna konusunda doğruyu yaptığına inanmıyor ve bu nedenle “Rusya-karşıtı kampa” dâhil olmadı. Bazı ülkeler Batı’nın Rus dolar varlıklarına serbestçe el koyma biçimini görerek, ABD ve Batı manipülasyonlarını atlatacak alternatif ödeme mekanizmaları kurma konusunda daha kararlı hale geldi.
21. YÜZYILIN TARİHİ VE GERÇEKLERİ
ABD ve Batı’nın “uluslararası toplum” olma iddiası asıl olarak hegemonik anlayışın ve Batı merkezciliği zihniyetinin bir yansıması. Bazı ABD ve Batılı siyasetçilere göre, Batı dünyası kürarlarını koymak istedikleri ve onun adına zorlayıcı diplomasi yürütebilecekleri küresel toplumun merkezi. ABD ve Batı sürekli olarak kendi üstünlük duyguları nedeniyle dünyanın geri kalanının çıkarları ile çatıştı ve bu onlar içi diğerleri ile barış içinde bir arada yaşamanın yolunu bulmayı zorlaştırdı.
21. yüzyılın tarihi ve gerçekleri ABD egemenliği döneminin çoktan geride kaldığını kanıtlıyor. Bu yeni dönemde, adalet ve kurallar uluslararası toplumla eşit temellerde diyaloğa ihtiyacı olan ABD ve Batı tarafından tanımlanmıyor.