Global Times
Çin Dışişleri Bakanlığının Taiwan Boğazı’nın “uluslararası su” olmadığı temel uluslararası hukuki gerçeğini vurgulamasından sonra, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sanki kuyruğuna basılmış gibi şiddetle tepki verdi. Birkaç gündür ABD değişik kanallardan Çin’in tutumunu çarpıtmak için açıklamalar yapıyor. Konuyu bilen bir kişi kısa süre önce Bloomberg’e ABD hükümetinin Çin’in “iddiasını” reddetmeye karar verdiği söyledi.
ABD neden kavramları değiştirerek kullanıyor ve bu konuda uluslararası kamuoyunun kafasını karıştırmaya devam ediyor? Çünkü ABD, Taiwan Boğazı’ndaki kışkırtıcı davranışları için kullandığı bahaneleri kaybetmekten korkuyor. Uluslararası hukukta “uluslararası sular” ya da “uluslararası su yolları” gibi kavramlar olmadığını ama bu terimin sadece ABD Komutanın Donanma “Operasyonları El Kitabı” gibi askeri yayınlarda askeri terimler olarak kullanıldığını tekrarlamak gerekir.
ÇİN, TAIWAN BOĞAZI ÜZERİNDE EGEMENLİĞE SAHİP
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin (UNCLOS), 1982 basımına bakarsak “uluslararası sular” ile ilgili hiçbir kural ve yasal hüküm göremeyiz. ABD sırf uluslararası hukuka göre yükümlülüklerinden kaçınmak ve herhangi bir engel olmadan okyanuslara egemen olmak için UNCLOS’u asla imzalamadı. Açıkça, ABD’nin bahsedip durduğu “uluslararası sular”, “uluslararası su yolları”nın yanı sıra “seyrüsefer serbestisi” onun “seyrüsefer egemenliğinin” kılıfları. Çin’in Taiwan Boğazı üzerindeki meşru haklarını açıkça ileri sürmesi ABD’nin, hile yapmasına izin veren bahanesini elinden aldı.
Çin’in ileri sürdüğü şey yeni bir öneri değil. Taiwan Boğazı en dar yerinde enine 70 deniz mili (112,6 km) ve en geniş yerinde 220 deniz mili (407 km). UNCLOS ve Çin yasalarına göre, Taiwan Boğazı suları, iki kıyıdan boğazın ortasına doğru uluslararası sular, kara suları, bitişik bölge ve özel ekonomik bölge. Çin, Taiwan Boğazı üzerinde egemenliğe, egemen haklara ve yargı yetkisine sahip. Bunlar böyle bir boğazı olan herhangi bir ülkeye UNCLOS’un sağladığı meşru haklar.
WASHINGTON SON YILLARDA “TAIWAN KARTINI” ÇOK FAZLA KULLANIYOR
Burada vurgulamamız gereken şey, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün açıklamada kullandığı cümlenin ikinci kısmının ABD tarafından bilinçli olarak görmezden gelindiğidir. Sözcü, Çin’in “diğer ülkelerin ilgili sulardaki yasal haklarına saygı duyduğunu” söyledi. Çin asla diğer ülkelerin gemilerinin Taiwan Boğazı’ndan geçmemesi gerektiğini söylemedi. UNCLOS’daki maddeler ayrıca yabancı gemiler ve uçakların kıyı ülkelerinin özel ekonomik bölgelerindeki haklarına saygı göstermek zorunda olduğunu ve askeri istihbarat toplama faaliyetleri yürütülemeyeceğini belirtiyor. Bir ülkenin kara sularına yaklaşıldığında, önceden izin alınmadan yayın yapılmasına bile izin verilmiyor. Gemiler ve uçakların geçerken diğer ülkelerin egemenliğine temel saygıyı göstermeleri gerekir.
Washington son yıllarda “Taiwan kartını” daha sık kullanıyor. ABD savaş gemilerinin Taiwan Boğazı’ndan geçme sıklığı önemli ölçüde arttı. İstatistiklere göre, ABD savaş gemileri 2020’den bu yana ayda bir Taiwan Boğazı’ndan geçiyor. Herkes bu sava gemilerinin niçin oradan geçtiğini biliyor. Muhtemelen, bu savaş gemilerinin Taiwan Boğazı’nda görünmesi kaçınılmaz olarak gerginlikleri artıracak ve Taiwan Boğazı’nın iki yakasındaki barış ile istikrarın yanı sıra Çin’in ulusal güvenliğini de tehlikeye sokacak. Bu, Çin’in şiddetle karşı çıktığı masum olmayan geçiştir.
ÇİN’İN TUTUMU DEĞİŞMEDİ
Bazı yabancı medya kanalları Çin’i Taiwan Boğazı üzerindeki iddialarının tutarsız hatta çelişkili olduğunu söyledi. Bu gerçeklere uygun değil. Çin’in tutumu asla değişmedi.
Örneğin, Malakka Boğazı uluslararası seyrüsefer için kullanılıyor ve bulunduğu sular anı zamanda boğaza sınır olan ülkelerin egemenliği altındaki kara suları. Çin, Taiwan Boğazı üzerinde “egemenlik, egemen haklar ve yargı yetkisine” sahip. Bu mantıklı ve tamamen yasallık ilkesine ve mevzuata uygun. Dolayısıyla Çin için sırf Amerika memnun olmadı, diye bu konuda taviz vermesi imkânsız.