Amerika Birleşik Devletleri (ABD) lideri Joe Biden, Beyaz Sara’ya çıktığı zaman dünyanın en büyük iki ekonomisindeki savaşın son bulacağı yönünde ümitler vardı. Buna karşın Amerika’da geriye döndü ve taktik olarak “Söylediklerinin tersini yapma” yöntemini seçti. Bunun neticesinde ikili ilişkilerdeki düzelme umudu defalarca boşa çıktı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, 5 Şubat'ta Çin'i ziyaret etmesi planlanan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e diplomatik geleneklere uygun şekilde “hoş geldiniz” diyecek, ancak unutulmamalıdır ki eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Çin’e ziyareti sadece üç saat sürmüştü.
Blinken'ın Çin'i ziyaret tarihi olan 5 Şubat Fener Festivali aynı zamanda uzlaşma ve barışı destekleyen bir bayram. İkili ilişkilerde uzlaşma ve barış ise ancak ABD oyun oynamayı bırakırsa gerçekleşebilir. Biden'ın göreve gelmesinden sonra iki lider arasında iki yıl önce Bahar Şenliği arifesinde yapılan ilk telefon görüşmesi, eskiyi gönderip yeniyi çağırmak için bir fırsat idiyse de, geçen sefer böylesine beklentiler ne yazık ki sonuçsuz kaldı.
Çin, ABD ile ilişkilerini her zaman Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından önerilen karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan iş birliğinden oluşan üç ilkeye uygun olarak gördü ve geliştirdi. ABD tarafının Çin konusunda hala doğru bir anlayış oluşturmamış olması uluslararası toplum açısından son derece üzücü.
GÜÇSÜZLÜK DEĞİL BİLGELİK KANITI OLUR
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında içeride yoğunlaşan siyasi mücadele ile Biden yönetimi, kendisini eleştirenleri yatıştırmak için Çin karşıtlığını kullanıyor gibi gözüküyor. Bir diğer ifadeyle Beyaz Saray yönetimi diyalog ve kazan-kazan işbirliğini sürdürmek yerine, yüzleşmeye ve sıfır toplamlı bir oyuna başvuruyor.
Görünen o ki, iki liderin vardığı uzlaşma, Çin tarafında olduğu kadar ABD cephesinde bağlayıcı güce sahip değil. Oysa ikili ilişkilerin sağlıklı gelişimi tarafların ortak iradesinin aynı anda harekete geçmesine bağlıdır. Dolayısıyla ABD tarafı, Çin ile riskleri ve belirsizlikleri gerçekten etkin bir şekilde yönetmek istiyorsa, öncelikle Çin'e yönelik çatışma ve rekabeti bir kenara bırakmalı ve iş birliğini güçlendirecek ortak zemini genişletmek için samimiyet göstermelidir. Çin'e karşı sertleşmek, evdeki kayıkçı kavgalarını kazanmanın bir yolu değil. Üstelik bu politika sadece ABD’ye değil aynı zamanda dünyaya da daha fazla bela getiriyor.
Çin ile ilişkileri düzeltmek için inisiyatif almak, Beyaz Saray’ın korktuğunun aksine güçsüzlüğü değil Biden yönetiminin cesaretini, öngörüsünü ve bilgeliğini gösterecektir. ABD tarafının son yıllarda Çin ile sağlıklı ilişkiler geliştirmesini engellemek için ördüğü tüm duvarlar ve bariyerler, yıkılmaları halinde ilişkilerin yeniden toparlanabilecektir.