Global Times / Wang Cong
Bu yıl G20 dönem başkanlığını yürüten Endonezya’da İngilizce yayınlanan Jakarta Post gazetesi pazartesi günü dünya liderlerine samimi bir çağrıda bulundu: “Lütfen sadece tartışmak için Bali’ye gelmeyin.” Gazetenin genel yayın yönetmeni Kornelius Purba’nın yazdığı makalede, “Endonezya halkı ve küresel vatandaşlar, liderlerin zirve sırasındaki değerli anları birbirlerini eleştirmek ve birbirlerine saldırmak için fırsat olarak kullanmasından kaçınmalarını umuyor.” denildi.
Bu tür bir doğrudan çağrı, Endonezya’nın tatil beldesi Bali’de 15-16 Kasım’da yapılması planlanan G20 liderleri zirvesine ev sahipliği yapacak Jakarta yönetiminin karşı karşıya olduğu muazzam zorlukları ve karmaşıklıkları vurguluyor. Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi’nin yakın zamanda Reuters haber ajansı ile yaptığı röportajında belirttiği gibi, bu zirve, “jeopolitik ve ekonomik ve diğer sorunlar yüzünden bütün G20 zirvelerinin en zoru arasında veya belki de en zoru olabilir.”
Kesinlikle, yakında olmasından endişe edilen küresel durgunluk riski ve geçmek bilmeyen Covid-19 salgınından, dünyanın çeşitli yerlerinde sıcak gelişmelere gebe noktalarda artan jeopolitik gerilimlere kadar dünya tekrarlayan sorunlarla karşı karşıya bulunuyor. Bunlar, G20 liderlerinin Bali Zirvesi’nde ele alacağı öncelikli sorunlardır. Ancak zirvenin zorlu olmasının sebebi bu değildir, çünkü neticede G20 ilk olarak dünyanın büyük ekonomilerinin küresel sorunları aşma politikalarını koordine etmesi için oluşturuldu. Zirve’nin niçin zor olabileceğinin gerçek sebebi, Washington’dan politikacıların ve onların bazı müttefiklerinin bu önemli toplantıda yaptıkları, bu toplantıların düzenini ciddi şekilde bozan ve toplantıların anlamlı sonuçlar ortaya koymasını etkili biçimde önleyen jeopolitik aldatmacalarıdır.
G20 ZİRVESİ BALİ’DE YAPILACAK
Bu bir varsayım değildir. Gerçekte sadece birkaç ay önce oldu. Temmuz ayında Bali’deki G20 Dışişleri Bakanları toplantısı sırasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer Batılı yetkililer görünüşe göre ortak bir çabayla Rusya-Ukrayna çatışması konusundaki sıkıntıları dile getirmek amacıyla toplantıyı kendi amaçları için kullanmaya çalıştılar. Sonuç olarak toplantıda ortak bir bildiri çıkmadı. Dışişleri bakanları grup fotoğrafı için bile poz vermedi. Bu yıl şimdiye kadar diğer birkaç G20 toplantısında bu tür vakalar ortaya çıktı. Nisan ayındaki G20 Maliye Bakanları toplantısında, ABD, Birleşik Krallık ve Kanadalı yetkililer, Rus delegeler konuşurken G20 toplantısından koordineli bir şekilde ayrıldılar.
Endonezyalı yetkililerin ve medyanın bunu zor bir G20 toplantısı olarak görmesi şaşırtıcı değil. Temmuz ayındaki dışişleri bakanları toplantısı yaklaşmakta olan G20 zirvesinde neler olabileceğinin işaretiyse, her hangi bir taraf için iyiye işaret olmayacak. Liderler zirvesi için daha fazla hazırlık yapılırken ve bu tür üst düzey bir toplantıda daha önceki toplantılar sırasında açıkça gördüğümüz türden bir drama görme olasılığı son derece düşükken, Washington’dan kaygı verici işaretler gelmeye devam ediyor.
Önceki toplantılarda olduğu gibi Amerikalı yetkililer, Rusya-Ukrayna çatışmasına odaklanacaklarını veya daha doğrusu, platformu, Rusya’ya karşı kapsamlı ekonomik yaptırımlara rağmen, diğer ülkeleri çatışmaya pervasızca dâhil etmek amacıyla baskı yapmak için kullanmaya odaklanacaklarını açıkça ortaya koydular. ABD Başkanı Joe Biden’ın zirveye katılacağını açıklayan Beyaz Saray, Biden’ın, diğer konuların yanı sıra “Putin’in Ukrayna’daki savaşının küresel etkisine” odaklanacağını bildirdi.
ABD ve bazı müttefikleri, uzmanların sadece gerilimi daha artıracağı uyarılarına rağmen, aktif olarak G20’ye Rusya’yı kınaması ve hatta G20’den çıkarması için baskı yapıyor. Reuters’e göre, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in, gelecek yıl G20 dönem başkanlığını üstlenecek Hindistan’a ve zirve için Bali’ye yapacağı ziyaret hakkında konuşan Hazine Bakanlığından bir yetkili cuma günü, “G20’nin Rusya’nın savaş ve bunun sonuçlarına ilişkin suçlarını ele almaya ve açıkça vurgulamaya ihtiyacı olacağını” söyledi.
ABD G20’Yİ KENDİ AMAÇLARI İÇİN KULLANMAMALI
Rusya-Ukrayna çatışmasına diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla kesinlikle görüşmeler yapılmalıdır, ancak buna ABD’nin çatışmacı yaklaşımı tarafından yön verilmemelidir. Washington gerçekten dünya ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri değerlendirmek istiyorsa, diğer ülkelere karşı pervasız ekonomik yaptırımlar ve diğer ekonomilere zarar veren sorumsuz para politikalarıyla küresel ticaret ile endüstriyel ve tedarik zincirlerinde benzeri görülmemiş aksamalara yol açma suçu ne olacak? Amerikalı yetkililer ikiyüzlülükleri ve çifte standartlı yaklaşımlarıyla biliniyor, ancak G20 gibi uluslararası çok taraflı platformlarda neler yapabileceği konusunda bir kırmızı çizgi olmalıdır.
Amerikalılar dâhil dünya halkları için ABD’nin ekonomik ayrışma ve jeopolitik blok çatışmasını savunmak için G20’yi kendi amaçları için kullanmasını göze alamayız, çünkü G20, büyük ekonomilerin politikalarını koordine edebileceği ve en azından dünyanın karşı karşıya kaldığı akut sorunların bazılarının çözümüne yardımcı olabilecek gerçek çözümlerin bulunabileceği nadir bir platformdur. Ve akut sorunlar var. Uluslararası Para Fonu (IMF) ekim ayında küresel ekonominin “fırtınalı sulara” doğru gittiğini ve “en kötüsünün henüz gelmediği” uyarısında bulunarak, agresif faiz oranı artışlarının sert bir küresel durgunluğu teşvik edebileceğini bildirdi. Ayrıca dünyanın derin bir enerji ve kıta kıtlığı ile başı belada. Birçok büyük ekonomi yüksek enflasyonla karşı karşıya bulunuyor. Ve birçok gelişmekte olan piyasa ekonomileri borçların geri ödenmesi sorunuyla mücadele ediyor.
KÜRESEL FİNANSAL KRİZLER
Tüm bu sorunlar dünyanın en büyük ekonomilerinden yani G20’den ortak bir yanıt talep ediyor. Ve geçmiş deneyimler, bütün ülkeler aynı yönde hareket ederse gerçekten sorunları aşabileceğini ve dünyayı bir durgunluğa girmekten kurtarabileceğini gösteriyor. 2008 yılında ciddi küresel finansal krizler sırasında ilk G20 zirvesi Washington’da toplandı ve dünya liderleri şimdiye kadarki en büyük ve en koordineli mali ve parasal teşvik olarak görülen programı ortaya koydular, bu da ekonomik buhran riskini engellemede başarılı oldu. Bazı açılardan bugünün sorunları küresel finansal krizleri aşıyor, ancak insanlar birlik olduğunda bu karanlık zamanların üstesinden gelebilirler. Endişe verici olan şey, kendi çıkarları için sorumsuzlukları ve pervasızlıkları ülkelerini yıllar içinde kargaşaya sürükleyen bazı kaçık Batılı siyasetçilerin, bu zehirli dürtülerini küresel sahnede de sergileme arayışıdır. Bunun olumlu tarafı, birçok ülkenin kendini hala çok taraflılığa ve düzgün politika yapmaya adamış olmasıdır.
Ev sahibi ülke olarak Endonezya kesinlikle bir örnektir. Devlet Başkanı Joko Widodo liderliği altında Endonezya, başarılı bir zirve düzenleyebilmek için her şeyi yapıyor. Endonezya, ekonomik sağlık hizmetleri gibi alanlarda küresel sorunları çözmek için birçok girişimde bulundu. G20 zirvesine katılmak için davet edilen ABD ve diğer Batılı yetkililere gelince, en azından onlar ev sahibi ülkeye biraz saygı gösterip, anlamsız tartışmalar başlatmak yerine kollarını sıyırıp çalışmaya başlayabilirler.