Global Times
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden yönetimi, “Rus ordusu ve savunma sanayi üssünü desteklediği iddiasıyla” salı günü, beş Çinli şirketi ticari kara listeye aldı. Aynı gün Çin ile bağlantısı bulunan 20 diğer şirket de İran’a yardım etmek ve bu ülkenin askeri uygulamalarını desteklemek suçlamasıyla ABD tarafından kara listeye alındı.
ABD, Rusya-Ukrayna çatışmasının şubat ayında ortaya çıkmasından bu yana ilk kez Rusya ile ilgili işleri nedeniyle Çinli işletmelere karşı harekete geçti. ABD medyası, bu adımın ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımları uygulamadaki kararlılığını ve gücünü gösterdiğini iddia etti. Washington kim olduğunu düşünüyor? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi mi (BMGK)? Dünyanın yargıcı ve polisi mi?
ABD üstün olma ayrıcalığına sahip değildir ve olmamalıdır ve Çin asla üstün olduğunu iddia eden herhangi bir ülkeyi kabul etmeyecektir. ABD’nin tek taraflı yaptırımları ve sınır aşan yargısı ne uluslararası hukukun temelidir, ne de BM Güvenlik Konseyi’nin yetkisine sahiptir. Onlar tamamen yasa dışıdır. ABD, yasa dışı eylemler için ahlaki bir düzlem belirleme güvenini nereden elde ediyor? Kafa karıştırıcı dış görünüş bir kere ortadan kaybolduğunda, hegemonya hemen ortaya çıkabilir. Nihayetinde birçok Amerikalı seçkin bugün halen 21. yüzyıl dünyasını bir “orman” olarak düşünüyor ve ABD’yi, ormandaki en acımasız hayvan veya avcı olarak görüyor.
ABD DÜNYANIN YARGICI MI?
Ancak dünya artık bir “orman toplumu” değil. Siyasi uygarlığın, ekonomik küreselleşmenin ve çok taraflılığın hızlı gelişimi, ABD’nin egemenliğini sürdürmesi için her şeyi zorlaştırdı. Gitgide daha fazla ülke bu tür ABD oyunlarına gelmiyor ve ABD’nin becerisi yavaş yavaş emellerini karşılayamaz hale geliyor. Sonuç olarak, ABD taleplerde bulunmak ve diğerlerini kısıtlamak için “kuralları” kullanarak, daha fazla “kurallar” hakkında konuşmaya başlarken, kendisi “kuralların” dışında doğru yoldan ayrılıyor. Amerikan egemenliği “daha akıllı” olmuş gibi görünüyor, ancak sinsi doğası değişmedi.
Çin ve Rusya normal enerji, ekonomik ve ticari iş birliğini sürdürüyor. Neye dayanarak ABD iş birliğini engelliyor ve Çin’i “cezalandırıyor?” Çin halkı buna karşıdır ve ülkemizin şirketlerinin yasal hakları ve çıkarlarını korumak için gerekli önlemleri alacaktır. ABD’nin sürekli olarak Çin’e uzanan “uzun kolunun” acıyı hissetmesini sağlamalı ve ona bir ders vermeliyiz.
Washington yönetiminin Çinli şirketlere yönelik yaptırımlarını açıkladığı gün, G7 Zirvesi ortak bir açıklamayla sona erdi. Daha çok Washington’ın tutumunu, çıkarlarını ve tarzını yansıtan açıklama, dediğim dedik ve küstah bir söylemle ve mantıksız bir içerikle dolu olup, G7 tarihinde bir rekor kırıyor. Açıklamada, 14 kez Çin’den bahsedildi, “Çin’e, Rusya’ya Ukrayna’daki güçlerini hemen ve koşulsuz olarak çekmesi için baskı yapması” çağrısında bulunuldu ve Çin’in, Güney Çin Denizi’ndeki “geniş denizcilik haklarından” vazgeçmesi istendi. Açıklamada aynı zamanda Çin’in insan hakları durumu konusundaki “derin kaygılar” dile getirildi. Açıkçası, Çin şirketlerine uygulanan yasa dışı yaptırımlar bu açıklamayla uyumludur. Bu bize 100 yıl önceki Sekiz Devlet İttifakı’nı hatırlattı, ancak bugünün Çin’i, yabancı güçlerin zorbalık edebileceği Qing Hanedanlığı (1644-1991) değildir.
ULUSLARARASI TOPLUM ABD’Yİ DURDURMALI
Rusya-Ukrayna çatışmasını örnek olarak alalım. Çatışmanın esası ve temel sebebi ABD ve Rusya arasındaki çelişkilerdir. Çatışma, ABD liderliğindeki NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin sebep olduğu stratejik dengesizliğin sonucudur. Ancak Washington keyfi olarak, sözüm ona “Çin sorumluluk teorisini” uydurdu. İnsanlar, ABD ve takipçilerinin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımların “siyasi sınırına ulaştığını” gördüler, ancak yaptırımlar beklenen etkiyi yaratmadı. Bunun yerine onlar enerji kıtlığı ve yükselen fiyatlarla kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Ekonomik kaostan çıkamazlarsa, görüşmeleri ve barışı desteklemek için sıkı biçimde çalışan Çin’e suçu yüklemek için hangi niteliklere sahiptirler?
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın kısa süre önce Çin’in Rus ordusunu desteklediğine veya Moskova’ya uygulanan yaptırımları ihlal ettiğine dair çok az kanıt bulunduğunu söylemesi dikkat edilmesi gereken bir husustur. ABD hükümetinin bu konudaki çelişkili açıklaması, sadece Biden yönetiminin kaotik karar alma tavrını yansıtmadı, aynı zamanda bir kez daha ABD’nin suçu diğerlerine atmadaki kötü alışkanlığını gösterdi. Washington, “Çin’in krizi çözmek için harekete geçebileceği” yönünde kamuoyunda yanlış bir izlenim yaratmak istiyor. Bir taraftan, Ukrayna krizindeki ‘’özel sorumluluğundan’’ kaçmaya çalışıyor ve diğer taraftan ABD liderliğindeki kamp içinde “birliği” korumak için yeni ortak düşmanlar yaratıyor. ABD’nin salı günü Çinli şirketlere yaptırım uygulaması son derece kötü başka bir örnek oluşturdu. Geçmişteki örneklere bakıldığında, ABD bir kere örnek oluşturduktan sonra kendi ihtiyaçlarına göre saldırısının kapsamını genişletmeye devam edecek. Uluslararası toplum ABD’yi ne kadar erken durdurursa, vereceği zarar o kadar az olacak. Egemenliğe karşı çıkmak sadece uluslararası bir ahlak meselesi değil, aynı zamanda meşru çıkarlarını korumak için halledilmesi gereken bir meseledir.