9. Amerikan Devletleri Zirvesi nedeniyle Amerika kıtasında bütün gözlerin Los Angeles’ta olduğuna vurgu yapan Tiyanşan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Zirve’de 23 ülkenin lideri bir araya geldi. Daha önce belirtmiştik, ABD’nin 3 ülkeyi çağırmaması tepki toplamıştı. Bu ülkeler Venezuela, Nikaragua ve Küba. Bu ülkeler sol kanatta olan ve ABD ile iyi ilişkileri olmayan ülkeler. Bu durum nedeniyle bazı ülkeler protesto ederek Zirve’ye devlet başkanlığı seviyesinde katılmama kararı aldı. Bu ülkeler arasında da Meksika, Guatemala, El Salvador, Honduras ve Bolivya gibi ülkeler yer alıyor. Bu ülkeler aynı zamanda ABD ile ideolojik olarak uyuşmayan ve ABD ile son zamanlarda iyi ilişkiler gütmeyen ülkeler olarak anılıyor.
BIDEN’DAN “MIAMI RUHU” VURGUSU
Zirve’nin ilk başlatıldığı yıl olan 1994’te Amerikan kıtasının tüm liderleri dönemin ABD Başkanı Bill Clinton önderliğinde Miami’de toplanmıştı. O zaman ABD’nin rolü çok daha farklıydı. ABD, bir dünya lideri konumundaydı ve bölgede bir idol olarak görülüyordu. Ancak aradan geçen 28 yıl sonra çok şey değişti. ABD’nin de tek başına bir süper güç olmadığı ortada. ABD’nin Rusya yaptırmalarına katılmayan ve Rusya gibi yaptırımlara maruz kalan ve bu yaptırmaları Rusya’nın desteğiyle delebilen ülkeler var. Bunun yanında Çin’in bölgedeki yaptırımları son yıllarda önemli ölçüde arttı. Karşılaştıracak olursak ABD’den çok daha güçlü ekonomik ilişkileri olan ülkeler de mevcut. Dolayısıyla ABD artık Latin Amerika’nın gözünde o eski önemini değerini taşımıyor olabilir.
ABD Başkanı Biden, Zirve’de yaptığı açıklamada ‘28 yıl önceki Miami ruhuna geri dönmeliyiz. Eğer hep birlikte el ele verirsek şu anda içinde bulunduğumuz sorunları aşabiliriz.’ dedi.
BÖLGEYE 1,9 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM VAADİ
Kıtanın yüzleştiği sorunlara bakarsak, her şeyden önce Covid-19 pandemisinden en çok etkilenmiş bölgeden bahsediyoruz. Latin Amerika ve Karayipler’de can kaybı çok oldu ve ekonomik anlamda da çok büyük gerileme yaşandı. Biden da bölgede pandemi nedeniyle tam 22 milyon insanın yoksulluk sınırının altına indiğini hatırlattı.
Bölgede 1,9 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsedildi. Bu yatırımın özellikle de Orta Amerika’da Guatemala, El Salvador ve Honduras gibi ülkelerde olacağını anlıyoruz. Bunun nedeni de ABD’yi doğrudan etkileyen sorunun önünü almak. Çünkü bu bölgeden insanların ABD sınırına kadar geldiklerini görüyoruz. Biden yönetimi de bu göç dalgasını engellemek için bölgede yatırımlar yapıp iş gücünü artırmayı hedefliyor. Bu konu Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e bir görev olarak verildi.
ABD VERDİĞİ SÖZLERİ TUTACAK MI?
Zirvede sadece göç sorunu değil, ticaret hacminin nasıl artırılacağı, iklim değişikliği krizi ile nasıl mücadele edileceği de görüşülecek. Zirve sonrasında liderler deklarasyon imzalayacak. Bu da bize bir anlamda Amerika kıtasının önümüzdeki yıllarda hedeflediği yolu gösterecek ve ülkelerin nasıl bir politika izlediğine işaret edecek.
Bir yandan tüm bu planlar ve vaatler söz konusuyken herkesin sorduğu çok net bir soru var. ABD yönetimi son dönemde uluslararası olaylara bu kadar yoğunlaşmışken ve en başta Ukrayna-Rusya krizi olmak üzere yine pek çok jeopolitik konularla ilgilenirken Amerikan kıtasına, Latin Amerika’ya ve Karayipler’e gerçekten bu denli önem verilecek mi? Verilen sözler tutulacak mı, yapılacak olan yatırımlar uygulanacak mı? Bunlar büyük bir soru işareti. Çünkü dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip ABD bile kendi içinde ekonomik sıkıntı yaşıyor.”